Şiir Köşemiz, Bir şiir de sizden...

Konu, 'Genel Konular' kısmında balikci tarafından paylaşıldı.

  1. güroloflu

    güroloflu Gürol Ofluoğlu

    Mesajlar:
    3.043
    Şehir:
    samsun
    Favori Kamış:
    olta
    En İyi Avı:
    1.5 kg lık kofana
    Sana laf yetiştirmek için bir sene araştırıp depolamak gerekiyor .Ama yinede yeteceğini sanmam:D :D
    Hani nasıl sevgilidir onlar bu yakınlarda hiç beraber resminiz yok.Yoksa babalarındanmı korkuyorlar:D :D
     
  2. N@mık

    N@mık

    Yaş:
    54
    Mesajlar:
    4.240
    Şehir:
    Batı Akdeniz
    Favori Kamış:
    Bilgi, Deneyim, Emek, Sabır ve Nasib
    En İyi Avı:
    Kocaman bir hayaldi kaçan
    Gazı aldım balığa gidiyorum:D
     
  3. güroloflu

    güroloflu Gürol Ofluoğlu

    Mesajlar:
    3.043
    Şehir:
    samsun
    Favori Kamış:
    olta
    En İyi Avı:
    1.5 kg lık kofana
    Hadi rastgelsin.Yakışıklı resimler bekleniyor:)
     
  4. Cadayl

    Cadayl Aylin Özyurt

    Mesajlar:
    1.622
    Şehir:
    Ankara
    Favori Kamış:
    olta
    En İyi Avı:
    lepistes..
    Uzaktaki şehrimin damları üzerinden
    ve marmara denizinin dibinden geçip
    sonbahar topraklarını aşarak
    olgun ve ıslak
    geldi sesin
    bu üç dakikalık bi zamandı
    sonra,telefon simsiyah kapandı.

    Nazım....
     
  5. gülbaharlar

    gülbaharlar gulbaharlar

    Yaş:
    53
    Mesajlar:
    4.214
    Şehir:
    manisa
    Favori Kamış:
    el oltası, kamış
    En İyi Avı:
    13 kilo aynalı sazan
    çok güzel paylaşımlar okudukça kiminde içim kararıyor kiminde içim açılıyor ama her ikiside güzel
     
  6. flyleon

    flyleon Ersin

    Yaş:
    60
    Mesajlar:
    57
    Şehir:
    Göztepe/İzmir
    Favori Kamış:
    Olta
    En İyi Avı:
    1,5 saatte 19 adet lüfer ve kofana
    En güzel deniz şiirlerinden...

    HÜRRİYETE DOĞRU

    Gün doğmadan,
    Deniz daha bembeyazken çıkacaksın yola.
    Kürekleri tutmanın şehveti avuçlarında,
    İçinde bir iş görmenin saadeti,
    Gideceksin
    Gideceksin ırıpların çalkantısında.
    Balıklar çıkacak yoluna, karşıcı;
    Sevineceksin.
    Ağları silkeledikce
    Deniz gelecek eline pul pul;
    Ruhları sustuğu vakit martıların,
    Kayalıklardaki mezarlarında,
    Birden
    Bir kıyamettir kopacak ufuklarda.
    Denizkızları mı dersin, kuşlar mı dersin;
    Bayramlar seyranlar mı dersin,
    Şenlikler cümbüşler mi?
    Gelin alayları, teller, duvaklar,
    Donanmalar mı?
    Heeey
    Ne duruyorsun be, at kendini denize:
    Geride bekliyenin varmış, aldırma;
    Görmüyor musun, Her yanda hürriyet;
    Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol;
    Git gidebildiğin yere...


    Orhan Veli KANIK
    ****************************************************
    YOK MU HÜRRİYETİNİ ÖZLEYEN...? ;)
     
  7. Eczacı

    Eczacı

    Mesajlar:
    3.057
    Şehir:
    Aydın
    Favori Kamış:
    olta
    Hangi Ayrılık

    Hangi sevgili var ki, senin kadar duyarsız ve kalpsiz?
    Ve hangi sevgili var ki, benim kadar çaresiz?

    Hangi ayrılık var ki, böyle kanasın ve böyle acısın?
    Ve hangi taş yürek var ki, benim kadar ağlasın?


    Hangi gün karar verdin, küt diye çekip gitmeye?
    Hangi lafım dokundu sana, böyle inceden inceye?
    Hangi otobüs söyle, hangi uçak, hangi tren?
    Seni benden götüren, beni bir kuş gibi öttüren.
    Hangi kırılası eller dolanır, kırılası beline?
    Hangi rüzgar şarkı söyler, o ay tanrıçası teninde?
    Hangi çirkin gerçek uğruna, tükettin güzel ütopyamızı?
    Hangi boşboğazlara deşifre ettin, en mahrem sırlarımızı?
    Hangi cama kafa atsam?
    Hangi kapıyı omuzlayıp kırsam?
    Hangi meyhanede dellenip, hangi masaları dağıtsam?

    Bende bu sersem başımı, karakolun duvarına vursam.
    Kendimi caddeye atıp, arabaların altına savursam.
    Hangi tercih beni en hızlı şekilde öldürür?
    Hangi şekil öldürmez de, ömür boyu süründürür?
    Kayıp ilanı mı versem, şehir şehir dolanmak yerine?
    Ödül mü koysam, ölü veya diri seni bulup getirene?
    Hangi ayrılık var ki, böyle diş ağrısı gibi durmadan zonklasın?
    Hangi cam kesiği var ki, böyle musluk gibi içime damlasın?
    Hiç sanmam! ...
    Hasta kalbim bunu bir süre daha kaldıramaz! .
    Feriştah olsa, böyle eli kolu bağlı bekleyip duramaz.
    Hangi mübarek dua,
    Hangi evliya tesir eder, seni döndürmeye?
    Hangi aptal mazeret ikna eder, ateşimi söndürmeye?
    Olur mu be! . olur mu?
    Bu da benim gibi adama yapılır mı?
    Aşk dediğin mendil mi?
    Buruşturup bir kenara atılır mı?
    VEFA bu kadar basit mi? Alınır mı? Satılır mı?

    Hangi hırsız çaldı, seni yırtık cebimden?
    Hangi pense kopardı bizi birbirimizden?
    Hangi uğursuz hamal taşıdı valizini?
    Hangi çöpçü süpürdü yerden bütün izini?
    Hangi yaldızlı otel çarşaf serip barındırdı?
    Hangi süslü manzara seni kolayca kandırdı?
    Hangi şarlatan imaj böyle çabuk ilgini çekti?
    Hangi pembe vaadler o saf kalbini cezbetti?

    Dağ gibi adamı eze eze! .....
    Hangi anası tipli parlak çömeze,
    Hangi alemlerde kahkahanı ettin meze?
    Hangi yamyamlara yedirdin o masum rüyamızı?
    Hangi mahluklar çiğnedi el değmemiş sevdamızı?
    Hangi bıçak keser şimdi benim biriken hıncımı?
    Hangi mermi dağıtır insanlara olan inancımı?
    Hangi bekçi, hangi polis artık zapteder beni?
    Ve! .. Hangi su bağışlatır?
    Hangi musalla temizler seni?

    Bu Nasıl Ayrılık? ...


    (Yusuf HAYALOĞLU)
     
  8. Eczacı

    Eczacı

    Mesajlar:
    3.057
    Şehir:
    Aydın
    Favori Kamış:
    olta
    Dostlarıma Türkü...


    Dostlar bilin ki burda
    Bir fakir Cahit Külebi
    Garaja çekilmis hurda
    Paslanmis kamyonlar gibi
    Bekler durur Ankarada.

    Ne kadin, ne ask, ne kumar
    Ne çalismak, aksamadek;
    Yüz vermez oldu sokaklar
    Bir bardak su, biraz ekmek,
    Yasa yasadigin kadar!

    Gel be dünyalik hevesim
    Sokul bir parça yanima!
    Toplasalar çikmaz sesim
    Bütün kizlari basima,
    Gelmez elimi süresim.

    Hasreti yeserten, ufak
    Ufak esen mavi rüzgâr
    Nerde rüyali ve uzak
    Bildir gezdigim tarlalar!
    Dul bir kadin kadar sicak!

    Cahit Külebi
     
  9. Eczacı

    Eczacı

    Mesajlar:
    3.057
    Şehir:
    Aydın
    Favori Kamış:
    olta
    Her Şey Sende Gizli

    Yerin seni çektiği kadar ağırsın
    Kanatların çırpındığı kadar hafif..
    Kalbinin attığı kadar canlısın
    Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
    Sevdiklerin kadar iyisin
    Nefret ettiklerin kadar kötü..
    Ne renk olursa olsun kaşın gözün
    Karşındakinin gördüğüdür rengin..
    Yaşadıklarını kâr sayma:
    Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;

    Ne kadar yaşarsan yaşa,
    Sevdiğin kadardır ömrün..
    Gülebildiğin kadar mutlusun
    Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
    Sakın bitti sanma her şeyi,

    Sevdiğin kadar sevileceksin.
    Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
    Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
    Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
    Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
    Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
    Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
    Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın
    Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
    Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
    Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
    Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..

    İşte budur hayat!
    İşte budur yaşamak, bunu hatırladığın kadar yaşarsın
    Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
    Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
    Çiçek sulandığı kadar güzeldir
    Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
    Bebek ağladığı kadar bebektir
    Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
    Sevdiğin kadar sevilirsin...

    Can Yücel
     
  10. geneben

    geneben Aşkın

    Yaş:
    49
    Mesajlar:
    3.702
    Şehir:
    İzmir/Bornova
    Favori Kamış:
    olta
    En İyi Avı:
    Deniz turnası 70 cm 900 gr.
    * Her Rüzgar Savuracak Bir Toz bulur,
    * Her Hayat Yaşanacak Bir Can Bulur,
    * Her Umut Gerçekleşecek Bir Düş Bulur
    * Bulunmayacak Tek Şey Senin Benzerindir.
     
  11. avtm

    avtm

    Mesajlar:
    25
    Şehir:
    ankara
    Favori Kamış:
    olta
    En İyi Avı:
    rüyamdaki balık
    Tut Ellerimden

    Sırat’tan incedir sevda köprüsü
    Beraber geçelim tut ellerimden.
    Niyet ak güvercin, vuslat gökyüzü
    Beraber uçalım tut ellerimden

    Gönüldeki birlik kalkandır dışa
    Aldırma ayaza, yele, yağışa
    Giden ilkbahara, gelecek kışa
    Beraber göçelim tut ellerimden.

    Birleşmek üzredir şafakla gurûp
    Korku beklenilmez kapıda durup
    İster zehir olsun, isterse şurup
    Beraber içelim tut ellerimden.

    Çağır hayallerin en ötesini
    Yakından duyarsın aşkın sesini
    Sonsuz mutluluğun penceresini
    Beraber açalım tut ellerimden.

    Hatırla kaybolan hatıraları
    Elmastan ışıklı, altundan sarı
    Zaman tortusundan işte onları
    Beraber seçelim tut ellerimden.

    Şüphe başlangıçtır, karar nihayet
    Zamanı zamana etme şikayet
    Kaçmak kurtuluştur diyorsan şayet
    Beraber kaçalım tut ellerimden
    Abdurrahim KARAKOÇ
     
  12. Eczacı

    Eczacı

    Mesajlar:
    3.057
    Şehir:
    Aydın
    Favori Kamış:
    olta
    Doğmak, ölmek isteğe bağlı değil...
    Ölmek, belki bazen.
    Bize düşen yaşamak.
    Koşullar ne olursa olsun yaşa"İnsanın ortak kaderi doğum, ölüm ve o aradaki zaman, yaşam...
    mak...
    Ayakta kalmak...
    Hadi sıyırttın sıyırttın, hayatta kalabildin zar zor...

    Uzun yaşamak, bir ayrıcalık.
    İyi, güzel...
    Ama ayakta kalmak, kalabilmek.
    Ceza!
    Müthiş bir ceza!

    İlkokuldaydım, birinci sınıfta.
    Hiç unutmadığım bir cezaya çarptırıldım.
    Karatahtann önünde, sırtım sınıfa, yüzüm karatahtaya dönük, ders bitimine kadar kıpırdamadan ayakta durmak...
    Utanıyorum, midem bulanıyor, ölmek istiyorum.
    Herkesten nefret ediyorum, herkes ölsün istiyorum.

    Sonra bir ara cebimdeki kabarıklığı hissediyorum:
    Kabak çekirdeklerim!
    Bir kuruşluk kabak çekirdeği almıştım, bir tane bile yemedim. Mahmut'la (benden birbuçuk yaş büyük ağabeyim; üçüncü sınıfa gidiyor) eve giderken yiyecektik.
    Evimiz taa tepede, Abidin Paşa Konağı'nın orada.
    Baharda...
    Bademler açmış, tepeye giden toprak yol bomboş.
    Ev yok pek. Apartman hele hiç yok. Göz alabildiğine tarla.

    Papatyalar, gelincikler.
    Hadi be sen de!..
    Ne diye ölecekmişim...

    Mati'ciğimle güzelim dağ yolunda çekirdek yiyerek,
    konuşa gülüşe eve gitmek varken!

    Şimdi dönüp geriye baktığımda,
    hep çekirdek misali umutlar peşinde
    ayakta kalabildiğimi görüyorum.

    Öleceğimi bile bile bir çekirdek uğruna
    bu kadar çaba, çırpınma!
    Değer mi?..

    Bir şey yap, Met'i anımsıyorum, sevgili Aziz Nesin'i...
    İçim ısınıyor yeniden.
    Kalk hadi diyorum,
    durma koş, bir şeyler yap.
    Yaşa...

    Dur diyorlar bir yandan da, koşma...
    Yeter dinlen artık. Koşma...
    Öl artık!

    Ama çekirdeklerim bitmedi ki daha..."

    Yıldız KENTER​
     
  13. Eczacı

    Eczacı

    Mesajlar:
    3.057
    Şehir:
    Aydın
    Favori Kamış:
    olta
    Benim yaşlarım

    İnsan 5 yaşına gelmeden anlıyor; açlığın öldürdüğünü, soğuğun
    dondurduğunu, ateşin yaktığını...
    Sevgisizliğin insanın canını acıttığını...

    Duyguları, nesneleri, kişileri, çevresini tanıyor.

    Her şey ona çok büyük görünüyor:

    Ev, masa, anne, baba...

    10'una gelmeden oyunla, sayılarla, harflerle tanışıyor. Azgın bir iştahla
    öğreniyor. Kız ya da
    erkek olduğunu fark ediyor. Dünyanın evde, okulda kendisine anlatılandan
    da büyük olduğunun
    ayırdına varıyor.

    ***

    15'inde, tam da en çok kendini sevdireceği çağda, sivilcelenen yüzünden,
    değişen bedeninden
    utanırken aşkı keşfediyor.

    Dış dünya kadar iç dünyanın da büyük salonları ve kendisinin bile
    bilmediği odaları olduğunu,
    açıldıkça o odalardan devasa bahçelere çıkıldığını hissediyor,
    büyüleniyor. Şarkıların içinde
    sevdalar gezdirdiğini, şiirin her türden hasreti dindirdiğini anlıyor. Aşk
    acısını öğreniyor.
    Yine de seviyor; ille seviyor, inadına seviyor.

    20'sinde putlarını yıkıyor, başkaldırıyor, kanatlanıyor.

    Her şey ona küçük görünüyor:

    Ev, masa, anne, baba...

    "Dünya küçükmüş; büyük olan benim" efelenmeleri başlıyor.

    Lakin dünya bunu bilmiyor.

    O yüzden 20'ler çoğu zaman hayal kırıklıklarıyla geliyor.

    ***

    25'inde ayaklar biraz yere değiyor.

    Okul bitiyor, iş telaşı başlıyor.

    Sınıfta öğrenilenlerin akı, sokaktaki gerçeklerin karasına çarpıp
    grileşiyor.
    Yolu hızlı gelenler çabuk yorularak, sevdiğini bulanlarsa kalbinden
    vurularak evleniyor
    genelde...

    5 yıl önce uzak bir ülke olan "istikbal", daha yakına geliyor.

    "Bir denizde yangın çıkarma" hayali erteleniyor.

    "Dünya zor"laşıyor.

    ***

    30'unda muhasebeye başlıyor insan:

    "Dünya hâlâ beni tanımadı, üstelik galiba ben de dünyayı tam tanımıyorum"
    dönemi...
    Mevcut bilgilerin sorgu yeri...

    Kuşkunun beyliği...

    Tehlikeli yaşlar: "Bunun nesine hayran oldum ki ben" pişmanlıkları,
    "Hakkımı yediler"
    sızlanmaları, sırta saplanan hançerler, çelmeler, dost kazıkları, ağır
    ağır olgunlaştırıyor
    insanı...

    ***

    35, yolun yarısı...

    Hiç okul asmadan, evden kaçmadan, bir terasta sevdiğiyle öpüşüp bir
    çadırda uyanmadan 20'sine
    gelenler için gecikmiş telafi çağları...

    Daha önce hiç yüz verilmemiş ana-babaların sözüne yeniden kulak kabartılan
    yaşlar... Olgunluğun
    karasuları...

    40'ında eski kotlar dar gelmeye, saçlara ak düşmeye, aile büyükleri
    yaşlanıp ölmeye başladığında
    bocalıyor insan...

    Panik, kadınları kuaföre sürüklüyor, erkekleri araba galerilerine; ve
    ikisini birden yeni sevda
    hayallerine...

    Yiten gençliğe, boyalı saçlarla, içe çekilen karınlarla, renkli
    arabalarla çare aranıyor.
    ***

    45'inde "istikbal" denilen o uzak ülkenin toprağına ayak basıyor insan...

    Hem ölüm yarınmış gibi, hem hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamasını öğreniyor.

    Eski dostlar, hatıralar kıymete biniyor.

    Didişmenin yerini sükûnet, böbürlenmenin yerini nedamet, kinin yerini
    merhamet alıyor. "Keşke"ler
    "iyi ki"lerle, hırslar hazlarla yer değiştiriyor.

    Bu dünyayı silkelemekten, daha iyi bir dünya için kavga vermekten
    vazgeçmeseniz de, öbür dünya
    umuduna da kulak kabartıyorsunuz, ara sıra...

    ***

    Genellenemez tabii; bunlar benim yaşlarım.

    Sonrasını bilmiyorum henüz; öğrendikçe yazarım.
     
  14. fish_man

    fish_man

    Mesajlar:
    17
    Şehir:
    ankara
    Favori Kamış:
    olta,zıpkın
    En İyi Avı:
    en büyük balık daha yakalanmamış olandır
    sevil abla iyi düşünmüssün bir katılımda benden olsun istedim tabi kendim beceremeyince profosyonel yardım aldım :) BANA BUNU YAPMAYACAKTIN
    Bana bunu yapmayacaktın
    Öyle sırtımdan vurmayacaktın beni
    Gelişin gibi onurlu olmalıydı gidişin
    Ve öylesine gururlu bitişin
    Gel gör ki kötü oynadın bu oyunu
    Erken düştü masken yüzünden
    Demek ki sen içimde büyüttüğüm bir dev değil
    Bir hiçtin
    Görüyorsun işte
    Gittin
    Ve de bittin...

    Bana bunu yapmayacaktın
    Böyle bir hancerle yıkmayacaktın beni
    Bir ihanetin adresi olmamalıydı ayak izlerin
    Nasıl kirlettin o tertemiz aşkımızı?
    Yoksa ben mi yanlış tanıdım seni?
    Yoksa hep böyle kirlimiydi senin denizlerin?
    İşte ellerimde
    Suç ortağı bir sinema bileti
    Bir pastahane köşesi
    Bir tiyatro gişesi.
    Bu kadar ucuza gitmeyecektin
    Sigara dumanlarında harcamayacaktın bu aşkı
    Ve aşk cellatlarına meze yapmayacaktın beni
    Şimdi boş bir mezar bulsam
    Seni böylesine sevdiği için
    Oraya gömerdim kalbimi...

    Bana bunu yapmayacaktın
    Böyle küstürmeyecektin şiirlerimi
    Kan kırmızısı yağmurları yağdırmayacaktın gecelerime
    Kanatlarını kırmayacaktın hatıralarımın
    Çıldırtmayacaktın
    Artık adın ihaneti çağrıştırıyor bana
    Ve tadın bir yılanın en öldürücü zehirini
    Bilmiyorum,
    Şimdi hangi yüreğe saplıyorsun
    O acımasız hançerini...
    Unutma ki
    Yasaklanmış kitaplarım gibisin artık bana
    Bundan böyle
    Yaklaşmam yasak
    Dokunmam yasak
    Ve
    Sarılmam yasak sana.
     
  15. deepbourne

    deepbourne

    Mesajlar:
    1.506
    Şehir:
    İzmir
    Favori Kamış:
    Olta,zıpkın
    En İyi Avı:
    Adabeyi 1,5 kg
    Nefret...

    İçerimde bir hastalık başladı aniden. Bu öylesine amansız bir hastalık ki
    asalak gibi tüm duygularımı kemiriyor.
    Hakim olamıyorum ona, hükmedemiyorum…
    Hastalığım ne mi?
    Nefret… Nefret… Nefret…
    Şimdi, senin yokluğunda her şeyden nefret ediyorum.
    Eskiden yalnızlığımın, mutluluğumun en yakın sırdaşı olan mavi denizlerden,
    tatlı sert dalgalardan şimdi nefret ediyorum.
    Bana yalnızlığımı hatırlatıyor şimdi kıyıya ulaşan her dalga.
    Şu, bana her zaman romantik gelen,
    şiirlerimin ilham kaynağı kızıl ufuklardan,
    güneşin batışından nefret ediyorum.
    Biliyor musun?
    Artık, dünyadan ve şehirlerden de nefret ediyorum.
    Şehirleri ayıran uzun yollardan da,
    derin uçurumlardan da nefret ediyorum.
    Nefretim en çok iki şehirde yoğunlaşıyor.
    Birincisi ayrılığı tattığım bu şehirden, adına “ayrılıklar şehri” dediğim,
    gecesine şiire yattığım,
    gündüzüne umutla baktığım,
    havasını ciğerime çektiğim bu şehirden nefret ediyorum.
    Ve senin yaşadığın şehirden nefret ediyorum.
    Bana senin yokluğuna ağıtlar yaktırdığı,
    seni ışıltılı gecelerinde barındırdığı için nefret ediyorum o şehirden.
    Nefretim o denli yoğun ki...
    O her gece ışıl ışıl yanan sokak lambalarını teker teker kırıp
    karanlık katran gecelere mahkum etmek istiyorum.
    Karanlıklara gömülsün ki karanlıkta kalmak nasılmış anlasın istiyorum.
    İşte nefretim böylesine yoğun Hasret Çiçeğim.
    Bir gün bu nefretim beni öldürebilir.
    Ama ben, nefretten değil senin sevginden ölmek istiyorum.
    Çabuk dön, ölebilirim…

    Turgut ERDOĞAN
     
  16. smyrna

    smyrna Sevil Kurtoğlu

    Yaş:
    58
    Mesajlar:
    7.772
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    olta
    En İyi Avı:
    olacak inşallah
    Ego

    EGO

    Son kadeh içilmiş,
    Son söz edilmişti.
    bir düşünce sardı hepsini..

    Bir hatıra,
    Bir hırs,
    Bir kıskançlık,
    Bir yanıltı,
    Bir kardeşlik,
    Bir yanlışlık,
    Bir kin,
    Bir ümid,

    Bir şey..
    İnsana ait.

    Özdemir Asaf
     
  17. steelrock

    steelrock Burak

    Yaş:
    47
    Mesajlar:
    2.792
    Şehir:
    İzmir
    Favori Kamış:
    olta
    En İyi Avı:
    Mercan-Ağırlığı mühim değil,ben onun gelişini sevdim...
    Görü

    ne iyi olurdu, herkesin,
    ...Ben yalan soyleyebilirim,
    ama sana değil..
    bir sen'i olsaydı..
    ne iyi

    şimdi herkesin bir sen'i var.
    yalan soylediği

    Özdemir Asaf
     
  18. denizcem

    denizcem

    Mesajlar:
    103
    Şehir:
    adana
    Favori Kamış:
    zıpkın,olta
    En İyi Avı:
    2 kg levrek
    İnsanı bu kadar güzel anlatabilir bir şiir... teşekkür ederiz paylaşımın için (şairi merak ettim!!)
     
  19. 06tarık06

    06tarık06

    Mesajlar:
    288
    Şehir:
    ankara
    Favori Kamış:
    olta
    En İyi Avı:
    turna 3.50 kg kofana 4 kg.
    Sadece Bir Dörtlükde Benden


    sevgi



    Sevmeye Niyetliysen, Iyi Düşünmelisin

    Ağlamayi öğrenip, Sevmeyi Bilmelisin

    Aşk Bir Kumar Gibidir, Dikkat Et Arkadaş

    Oynadiğin Zar Değil. Duygudur Görmelisin..
     
  20. fb_fd

    fb_fd fatih

    Mesajlar:
    22
    Şehir:
    istanbul
    Favori Kamış:
    olta ve zıpkın
    En İyi Avı:
    valla ne desem yalan olur
    işte benim ilgi alanım:D


    bir zamanlar ıssız gemide
    aşk rüzgarıyla uyandım

    gül bahçeleri açarken gönlümde
    koynumda hançerle uyandım;)

    ( genelde yaşadıklarımı yazarım bunuda yaşadım ilk ve son artık)