Herkese katkılarından dolayı teşekkür ederim. Hepinize ayrı ayrı cevap yazmadım ki, bilgilenmek için konuyu açan arkadaşlara, konuyu takip etme açısından zorluk çıkmasın. Aslında Vedat Ağabey'de, söylediklerimin çoğunda doğruluk payı olduğunu eklemiş ve kendisinin de tekrar Boğaz avcılığına dönmesi halinde, şu anda benim de aklımda olan makinaları alacağını söylemiş. Aslında en önemli olan nokta şu: Uzağa atmamız gerektiği için Surf Kafayı, ağır kurşunlarla, kuvvetli akıntılarla çalışacağımız için Jigging makinalarındaki gibi bir çekiş gücünü ve bu sular için ideal olan 4.5.1 devrini bünyesinde barındıran, gövdesi tamamen sert metal, korozyona dayanıklı, içine su almayan bir makinaya ihtiyacımız var. Surf Kafalı makinalar, plajlardan, sahile doğru yakınlaştıkça kırılan dalgaların ötesine atabilmek için dizayn edilmiş. Yani, oltanızı savurup dalgaların ötesine ulaştırıyorsunuz ve balığın yakalanmasını bekliyorsunuz. 6 saat balıkta olsanız belki 20 defa atmayacaksınız. Ama Boğaz'da, normal şartlarda 5 dakika içinde 2-3 kez atıp, çekmiş oluyorsunuz. Kabaca saatte 25-30 defa, en az 150 gr kurşunla ve kuvvetli akıntılara karşı çalışan bir makina olacak elinizde. Yıpranmaması mümkün değil. İşte bu noktada da Türkiye şartları devreye giriyor. Shimano, Daiwa gibi markalar Mercedes araba gibi. Hani derler ya Tank gibi. Almanya yollarında kullanırsanız 20 sene tamirci görmez. Ama Türkiye'nin en bozuk yollarında kullanın 1 seneye kalmaz tamircinizle tanışırsınız. Bu bağlamda Okuma, diğer bütün markalara açık ara fark atmakta. Bu konuda bence en büyük başarı, Türkiye Distribitörü'nün markaya verdiği önem ve ürünün tamamıyle arkasında duruyor olması.
Sevgili Kerem bildiğim kadarı ile 60 lık ebada kadar olan makineler de devir 5 in altına inmiyor 60 ve 70-80 lik makinelerde 4.5-4.1 gibi güç artışı oluyor..buda demekki 60 tan yukarısını kullanırsan en azından elin kolun daha az yorulur.. başka bir konu daha var bilmiyorum eger rapalanızı sabit hızda kamışı da sabit tutarak çekiyorsanız, ön tarafa yüksek bir sehpa ayarlayın kamışı orta bölgesi haklasından bu sehpaya dayayın ve agırlıgı sehpa taşısın balık gelene kadar sabir sarma işlemini bu şekilde yapın.. daha az yorulma olur..
Muvaffak Ağabey, zaten bu av stilinde kullanılan en küçük makina 65'lik. Yalnız Surf makinalarda, büyük olanlarda da son zamanlarda devir yükselmiş durumda. Nedeni, yine bu makinaların bizim Boğaz için düşünülüp, tasarlanmamış olması. Sehpa kullanımı ise ancak yemli avda mümkün oluyor. Rapala avcılığında genelde attıktan sonra, akıntı yönüne doğru, kurşun dibi bulana kadar yürümek zorunda kalıyorsun. Hatta dibe oturduktan sonra da biraz daha yürüyüp, akıntıyla beraber çekmek gerekiyor. Yoksa akıntıya karşı çekince su takıma fena basıyor ağabey. Aslında bu başlığı açmamdaki ana sebep, benim gibi Boğaz avcılığına yeni başlayacak olan arkadaşlara, benim yaptığım hataları yapmamaları için bir rehber olması. Eğer Boğaz'da sahte balıkla av yapılacaksa, ve eğer en üst düzey makina alınamayacaksa ki; bence o kadar para ödemek çok gereksiz, Surf Kafa makinalara yönelmemek gerektiği. Ama mesela amacınız Kilyos'a falan gidip, yemli Levrek, Kalkan vs tutmaksa, o zaman Surf Kafa alınmalı. Nihayetinde takımı atıp, kamışı kuma dikip, kahve içerken balığın vurması beklenecek. Devamlı bir at-çek olmayacağı için makina aşırı yüklenmeyecek.
Boğazda düşük devirli tam surf makine kullanmaktayım ve çok memnunum. Düşük devrinden ötürü inanılmaz bir çekiş gücüne sahip. Hafif, devri de yeterli geliyor bana. Tavsiye edeceğim 4 makine var bu konuda. 1. Shimano Power Aero Fliegen 2. Shimano Super Aero Fliegen 3. Shimano Bulls Eye XT 4. Shimano Biomaster SW8000PG Tabii ayrılan bütçeye göre yine 8000 lik Twinpower PG ve Stella SW PG'ye kadar yolu var.
Benim üstadlar dan öğrendiğim kadarı ile, Devir ne kadar düşerse o kadar iyi. Bu yüzden rapala olayında makine 60 - 65 boylarında ve 5.3 altı olması iyi olduğu görüşündeyim. Şemsipaşa'da DAIWA'nın en üst modelinden birisine sahip olduğunuz kişi ise doğru demiş. Yani zaten boğazın durumu belli seneden seneye verimi düşüyor. Lüfer desen hak getire... Bu durumda 3 bin liralık makineyi kullanmak biraz gereksiz. Ben Ultegrayı ideal buluyorum. Ayrıca yine burada ideol edindiğim üstatlardan edindiğim bilgilere göre, sadece makineye bağlamamak gerek durumu. Bence burada en etkin iş Rapala ve onun nasıl yüzdüğünü bilip ona verilen aksiyon, balığı cezbetmek de çok çok önemli. Uzak atış, doğru teknikle atış, misina kalitesi, vs.. Umarım bunların hepsini çok iyi bir şekilde yapar seviyeye gelirim. Selamlar,
Devir ne kadar düşerse, o kadar iyi yanlış bir bilgi. Çok düşük devirli makinanın çekiş gücü ters orantılı olarak artıyor ama devrinin çok düşük olmasının getireceği, mutlaka uzak durulması gereken dezavantajları var. 1 - Devir çok düşük olacağından, çekerken çevirme kolunu çok daha hızlı çevirmek zorunda kalacaksınız. 5-6 atıştan sonra nefes nefese kalacağınızı garanti ederim. 2 - Devir çok düşük olacağından, kurşun dibi bulduktan sonra kurşunu havalandırmak için yapacağınız ilk hamle yetersiz kalacağı için ya takımı takacaksınız veya kurşunu havalandırmak için tasmalamak isteyeceksiniz. İkinci şıkta, başınıza gelebilecek olanlar; a) Suyun basması sonucu kamışınızı kırabilirsiniz. b) Yine bu baskı yüzünden makinanızın milini eğebilirsiniz. Tekrarlıyorum; 4.5.1 ideal devir. Bunun biraz altı veya üstü de kullanılabilir. Ama idealden uzaklaştıkça, sorunlar artacaktır. Sahte balığa aksiyon vermek, Spin avcılığındaki gibi değil. Zaten balığı, takımı attığınız ve kurşunu dibe indirdiğiniz yer ve 5-10 m. civarı aldınız, aldınız. Sonrasında oltayla oynaşmak, ya rapala bedeninin dolaşmasına veya takımı takmanıza yol açmakta. Attınız, dibi buldunuz. Önce kurşunu havalandırmanız lazım. Bunu da kamışı hafifçe kaldırıp, çevirme kolunu birkaç tur hızlıca çevirerek yapıyorsunuz. Daha sonra yavaş, biraz hızlı, yavaş vs gibi değişken hızlarla, balığı hissetmeye çalışarak çekiyorsunuz. Balık bazen yavaş bazen de hızlı aksiyonu tercih ediyor. Balığın o anda nasıl avlanmak istediğini iyi hissetmiş olmanız, avınızı olumlu yönde etkiliyor.
slm walla benimde bi tavsiyem raw 65 hem fiyat hem güçlü bir makina bende bunu kullanıyorum bide şemsipaşada cihan abi bile bu makineyi kullanıyor gayet süper yanii
Hocam, Şimdi burada, bir durum var, 5 10 metre demişsin ben o kısıma metre bazında takılmıyorum, doğrudur uzakta aldığını alma olasılığı fazla fakat, bu kısım, bana göre biraz değişkenlik gösterebilir. Mesela suyun kıyıya yakın olduğu bir merada derinlik fazla ise, balık 60 70 metrede hatta daha yakında bile olabilir. Yine yazımızı okursa, buradan değerli bir abimden öğrendiğim, 30 40 metre sardıktan sonra, ( meraya göre ) kurşunu tekrar biraz bırakmakta teknikler dahilindedir. Devir ne kadar düşerse o kadar iyi dediğim kısımda ise dikkat edersen, Surf makinelerde, kalite ve standartlar yukarı çıktıkca devir, makinelerde düşürülmüştür. Stella'da bu durum 4.1.1'e kadar düşmüş durumda, bahsettiğin Daiwa Z45QD 'nın deviri 4.1 'dir. Bu makinelerde de rapala durumunu sanırım hesaba katmışlardır, yavaş ve hızlı verilen aksiyonlarda ise yaradana sığınıp var gücünle çevirmeyecek elbette kişi arada dinlenecek duracak yavaşlayacak oltasını kenara koyup nefes alacak bir 5 dakika. Yani belki makine devir standartı konusunda senin dediğin doğrudur fakat ben sadece bunu kıstas almayı düşünmüyorum. bence en önemli şey balığı cezbedebilmek iğneği ağzına geçirebilmek daha sonra eğer rapaladaki iğnede güzelse olağan dışı bir durumda olmazsa balığı alırız kıyıya Selamlar,
Valla senelerdir 2 forumda devir meselesi tartışılır durur. Boğazın ilacı düşük devir ve bir turda fazla sarım. Düşük devirli makinayla nefes nefese kalacağınız doğru değil.. Örnek vereyim 3.4 devirli fliegen bir turda 80 cm'den fazla misina sarar. 3.9 devirli bulls eye 90 cm'den fazla sarar. Benim 4.3 devir ultegra bir turda 100 cm'den fazla misina sarar. Arada çok büyük fark yok. Yani ayran yaparken yoğurt çırpar gibi sarmak gerekmiyor ha makina 1:1 devirse işler değişir...
Konu ile ilgili epeyce ve faydalı bilgiler verilmiş... Ancak burada yapılan hata veya hata demiyelim de bazı birtakım meseleler var... Önce bazı kriterleri kesinleştirmemek gerekiyor... Sizin deneyip randıman alamadığınız bir makina ya da kamış başkası için mükemmel olabilir... Makina konusunda takip etmeye çalışıyorum kaliteli surf makina kullanan ve çok memnun kalanlar mevcut... Ancak onların rahatlıkla, severek kullandığı ve randıman aldığı makinaları veyahut benzerlerini bir süre kullanmaya çalıştım ancak ben bir türlü randıman alamadım; daha doğrusu makinalar ile uyuşamadık diyelim şuna... Ben çıtayı çok yükseltmeden bu tip makinalarda önce Aceration SW8000PG'yi kullanarak çok iyi verim aldım; (4,7 devirli, 565 gram ağırlığında ve bir turda 89 cm.sarma kapasitesi)... Bu makina elime çok iyi oturunca hemen SW8000HG olanını edindim; ancak misinayı sarıp 2 kere at-çek yaptıktan sonra kaldırıp kutusuna koydum; esasen sahte ile at-çek avlarında makina ne kadar yüksek devirli olur ise avantajdır; ancak kola binen muazzam yük bu avantajı benim için dezavantaja dönüştürdü... (5,8 devir, 565 gram ve bir turda 109 cm.); sonra bu yıl yeni Biomaster'ı inceledemi ve aldım... Aşağı yukarı 1 aydır kullanıyorum ve benim için mükemmel diyebilirim ve bunun üzerinde bir arayışım şimdilik olmayacak... Yani bu makinalar ve benzerleri benim için ideali oluşturdu... Kimi Stradic, Saragosa v.s. gibi devirli makinaları kullanıyor ve gayet memnun... Bu durumda temel olarak üç farklı grup makina kullanılıp memnun kalınıldığını görebiliyoruz... Yani beklentiler ve kullanım şekilleri çok farklı olabiliyor ve ona göre de talep ve değerlendirmeler olabiliyor... Ancak şöyle genellemeler yapılabilir... Mesela Istanbul Boğa'zında at-çek ile avcılık yapmak için gereken makina asgarisinden 80 cm. sarabilmeli; mümkün olduğunca hafif olmalı ve 60 kalibreden başlamalı; tabii ki kaliteli olmalı; şartların zorluğuna dayanabilecek materyalden üretilmiş olmalı ve parçalarının bulunabirliği de önemli...
İşte kilit nokta... Min. 80 cm balığı kandırmak ve oltayı dibe takmamak için kafi geliyor...(benim meramda)
bu konu önemli, kafanın büyüklüğü deviri ile ters orantılı olması gerekiyor, hem kafa büyük hemde devir arttıkça kola binen yükde arttıyor. benim aldığım sörf makinada yaptığım hata şuydu. 80lik surf makina 4,6devir ideal gibi gözüküyor fakat sahilde kesinlikle iş yapmadı sadece 2 kez kullandım. devirin kesinlikle 3,6 civarı olması gerekiyordu, çünkü makinada gerçektende aşırı yük oluyor.
Konu, zaten İstanbul Boğazında kullanılacak makinalar. Bunu gözardı etmeden yazarsak, konu amacından sapmadan devam edebilir diye düşünüyorum. Elbette herkesin eli başka. Bir kişinin memnun kaldığı makina bir diğeri için kabus olabilir. Ama makina başka kişilerin elinde olsa dahi, suyun yapacağı şey aynı olacak. Makina ihtiyacım oluştu. Bu nedenle Şemsipaşa'da, herkesin usta kabul ettiği kişilerle konuşuyorum 2 haftadır. En azından 20 kişi ile bu konu hakkında konuştum. O tecrübeli ağızlardan öğrendiklerimi ve kendi edindiğim tecrübeleri yazıyorum ki, en azından ilk başa benim yaptığım hatayı yapmasın yeni başlayacak olanlar. Malum, devir zor devir. Para kolay kazanılmıyor ve ne yazık ki bu meretler ucuz şeyler değil. Mesela Birol'un dediği doğru bir nokta var: Normal şartlarda at-çek avlarında devir ne kadar yüksek olursa, o kadar iyidir. Bunu son dönem çıkan makinaların 6 devirli olmasından da anlayabiliriz. Ama İstanbul Boğazında yaptığımız şeyin gereksinimleri başka. Genel olarak değil de, sadece İstanbul Boğazı'na yönelik tartışalım diyorum. Sevgiler
Herkezin anlamasi açisindan düz mantik gidelim o zaman. Kolun tur basi 80-110cm sarmasi gerek. Makinenin güçlü olabilmesi, suyun-takimin-baligin basmasina dirençli olmasi için düsük devir gerek. Deviri düsürüp sarim miktarini yükseltmek. Bu da makarasi rotoru büyük düsük devirli bir makine ile mümkün sadece
Roy, evet öyle. Yalnız makara surf olursa, makina mili uzun olmak zorunda. Uzun mil de güç kaybı demek. O nedenle, eğer bütçe kısıtlıysa makaranın büyük ama geniş olmaması gerek. Elbette 2000-3000 TL değerindeki makinalar için konuşmuyorum.
Zaten Boğaz için; daha doğrusu ve gayet normal olarak kendi avlağım olan Şemsipaşa koşullarını gözetip yazdım deneyimlerimi... Daha önce de bahsettiğim gibi temel kriter makinanın bir turda 80 cm. minimum sarabilmesi; bu hem balığı kandırabilmek; hem de dibe takılmamak adına önemli bir faktör oluşturuyor... Evet ben kullanamıyorum ancak surf makina kullanıp randıman alabilenler de mevcut... Veya 5,2-5,8 tura sahip 110 cm.'e kadar sarabilen makinaları da... Benim kullanabildiklerim ise 4,7-4,8 tura sahip olup bir turda 88-89 cm. sarabilen makinalar ki ben hem randıman alabiliyorum; hem de çok memnunum... Evet ben de soruşturuyorum zaman zaman; merak ediyorum... İstatiksel bir araştırma yapmadım ama sanıyorum çoğunluk benim tarzımı tercih ediyor... Yine de ve herşeye rağmen işte şu diyebileceğimiz bir makina yok sanıyorum...(Benim için var da azıcık pahalı kaçıyor...) Aslında Boğaz'ın bazı yerlerinde bu tür spesifik makinalara ihtiyaç olmadan da sahte ile av yapılabilir sanıyorum... Zorlu olan bölgeler birkaç tane olsa gerek...
Ben 2 aydır Shimano Aceration sw8000pg kullanıyorum, 560 gr ağırlığı ve kompakt yapısı benim boğazda özellikle tercih ettiğim bir yapı. Arc makara dudağı rahat ve sürtünmesi az bir çıkış sağladığı için koca kafa makinaların uzak atış performansına yaklaşıyor. 12 kg çekiş gücü ve 89 cm/tur sarımıyla oltaya binen balığı ağır akıntı şartında bile iki parmakla sarıyorum neredeyse. Ayrıca sw (saltwater) tipi olmasıyla tuzlu suya dayanıklı rulmanlara ve tertibata sahip. Aslen jig makinası olduğu için ağırlık bindikçe daha da açılıyor makina. Klasik jig makinalarının aksine geri dönüş tertibatı da var. Atış öncesi kolaylık sağlıyor. Boğazda nazik ama ağır surf makinalar yerine böyle kompakt ağır iş makinaları kullanmak uzun avlarda çok daha az yorucu. Zaten surf tipi makinalar günde 500 kez atıp çekmek için dizayn edilmiş makinalar değil, atıp beklemek üzere inşa edilmişler. Halbuki jig makinaları, 200-300-400 gram sahteleri hababam 100-150 metre derinlikten sürekli zıplatıp çekmek üzere tasarlanmışlar, yakalanan balıklar da görece iri ve mücadeleci. Benim tercihim hafif jig makinaları kullanmak yönünde. Shimano Ultegrasından Spro İncognitosuna, Mitchell Avorunnerından Bg90 ına kadar pek çok makina deneme şansım oldu, jig makinalarında karar kıldım. Naçizane görüşümdür. Not: Kerem Bey'in konu açılış mesajında 4.5/1 devir oranını ideal olarak vermesine de katılmıyorum. Şöyle ki; devir sayısı çok önemli bir husus değil bence, önemli olan yüzdürdüğünüz sahtenin kaç km/s hızla gelmesi gerektiği. 5,0 devirli, turda 90 santim saran bir makinayla 4,0 devirli turda 110 cm saran bir makinayı aynı kol hızıyla çevirdiğinizde elinizde aynı sonuç olacak kabaca. Burada önemli olan şey; elinizi alıştırmanız. Tabi devir arttıkça çekiş düşer prensibini olaya katmıyorum, makinadan makinaya değişiyor. Sonuçta levreğe kısa kesik hareketlerle walk the dog yaptırmıyoruz, kamış çırparken boşluk oluşturmayacak bir makina bize tamamen uyacaktır...