ABU GARCIA, SPRO, MITCHELL, ALBASTAR, RYOBI ...VE DİĞERLERİ?

olay şurada bitiyor:

Nicelik: 5+1 bilya, 4.8 devir, 0.40/200m misina...

Ama birde şu var:

Nitelik: 175 gr kurşunu boğazda tek parmağınla sarabiliyor olmak (Abartma filan değildir, bunu yapan makine de var).

Hal böyle olunca, dişlisi sarı, yok aluminyum alaşım, yok sarma teli yüzüğü titanyum vs. vs. hepsi aslında hikaye oluyor.

Asıl husus şu. Piyasaya bir sürü makine girdi. Millette "Amanda bu süperdir, şahane, üstüne yok" lafları üzerine, bu markaları satanları baya bir ihya etti. Ama bir iki sene geçti ki, insanlar beklentilerini karşılamadığını görmeye başladılar.

Bu da, biraz daha kalite arayışını yükseltti ki, bu gayet güzel bir şey.

İnsanımız artık, 3 kuruş fazla vereyim ama, kalitelisi olsun demeye başladıysa, kıyısından bucağından, bu yakında daha kaliteli malzemeleri raflarda görebileceğimiz demektir açıkca.

İşte bu noktada, şunu görmek gerekiyor: Nicelikler önemli değil, nitelikler önemli.

Yani katalog olmuş, oraya 12+1 bilya yazmış, bir sürü XYZ özellik sıralamış, bu değil, bu da değil, işte bu diyebiliyor olmalı.

Bu bağlamda, makinenin dişlisi nasılmış, bilyası nasılmış falan beni zerre kadar ilgilendirmiyor. Makine elimde güven veriyorsa, yüke binince su koyvermiyorsa, 2 senedir bir damla yağ vs. damlatmadan, defalarca denizden topladığım halde ilk günkü gibi şakır şakır çalışıyorsa...

Dişlisi teneke olmuş, hiç bilyası yokmuş, kafası süper bilmemne kafa değilmiş, malzemesi en son moda kompozit değilmiş, umrumda olmaz.

İşte aslen bakılacak şey bu bence. Alet kendini katalogda değil, sahada gösteriyor, gösterecek. Bu yüzden "Amanda bunun tam 100 bilyası varmış, süperdir" diyerek bir makine almam. Alırım, bakarım, buysa budur derim, atarım kenara, bir ihtiyaç sahibine hediyem olur, kenarda durur yada çantama girer, işini yapar. olmadı Ebay ikinci el malzemeyi hatta karıyla satmak için iyi bir mecradır, tecrübeyle sabit.

Benim derdim balık tutmak; bu amaca hizmet etmeyecek hiç bir şeyle işim olmaz, hepsi bu.

 

Rica ederim Bahadir ustam, zaten bunlarin incelenmesi epeyce vakit alir. Bilahare, sayet "link manyagi yaptin" demezseniz, gerisi gelir.

Selamlar..

 

Okuma, Balzer, Banax, Penn, Mitchell, Ryobi, Quantum, Remixon gibi markaların kaliteli diye bahsedilen makinalarından kullandım. Shimano konusunda negatif bir önyargıya sahiptim. Gerçekten de çok abartıldığını düşünüyordum. Geçtiğimiz günlerde bir organizasyonda yeni aldığım Exage'ı deneme fırsatım oldu. Özellikle negatif baktığım bir makina olduğundan onu sevmemeyi beğenmemeyi istedim. Ama bu mümkün değilmiş. Makina şimdiye dek kullandığım bir çok makinadan çok daha iyi bir performansa sahipti. Hayran kaldım. Ama bana asıl kendini 1-2 yıl sonra kanıtlayabilecek... Eğer bu performansı almaya devam edersem diğer makinalarım artık aksesuar olarak kalıcak ve shimano almaya devam edeceğim.

 

O öyle olmuyor fatihcim....Kuvvete dayalı değil ,bunun tıpta bir ismi var ama şu an aklıma gelmiyor.Örnek vereyim senin bir eline yarım kilo ağırlık vereyim,..çok değil diimi sadece yarım kilo yu bir elinle 1 saat tut bakalım ne oluyor.O 1 kilo sana 10 kilo gelir Heleki benim gibi kamışa dikerek tutarsan bir de onu düşün.selamlar

 

Ergonomi denen bir mesele vardır.

Basitçe ayağınıza vuran bir ayakkabı ile koşuya gittiğinizi düşünün.

Eğer makinenin ergonomosi iyiyse, yani dengesi, tutuşu, sürtünmesi vs. iyiyse, sizi yormaz. Ama değilse, o zaman bolca bel ağrısı, tutulmuş omuz kasları vs. akıbetiniz olacaktır.

600 - 700 gr ağırlık, mesela boğazdaki gibi bir at çek faaliyeti için fazla değil. Ağırlık, hassas kamışla, mesela WTD yaparken anlam taşır, sistemi (kamış+makara+misina+sahte vs.) ani durdurmak, yön değiştirmek, hızlandırmak vs. gerekince. Ağrı makine (+kamış) ataleti yüksektir, haliyle durarken hareket ettirmek, hareketliyken durdurmak vs.ek kuvvet ister. Bu da yorucu olduğu kadar, istenen aksiyonun yapılamaması ile sonuçlanan bir süreç olacaktır.

 

Şimdi buldum laktik asidin çalışan kaslarda birikmesi veya ortaya çıkması olayı denen yorgunluk..600 ,700 gr fazla serdarcım fazladır.Test edildi onaylandı Şu anda ben 350 gr kamış ve 400 küsur gramlık makine peşindeyim Yılbaşından sonra inşallah alıp ,tecrübeyi burdan bildireceğim.

 

Suat abi, yanlış makine peşindesin.

Bir ara gel, sana iki makine vereyim, bir 430 gr filan, diğeri 650 kusur gr. Eğer 15 dk. içinde 650 gr olan "bu süper, hiç yormuyor valla billa" demezsen, ondan sonra.

Şu nüansı anlamaya çalış: nicelik hiç bir şeydir, nitelik her şey.

Mesele, terazinin ne kadar çektiği değil, sararken kolunun neler çektiği.

 

Askerde sirtimda 20-25kg canta boynumdan dizime mermisi dizili sag elimde mg3 12kg sol omzumda piyade tufegi hk 4kg seyyar dipçikli hucum yelegnde 5 tane full dolu jarjör 2el bomp mataralar vs. ben varim 60 kg uzerimdekiler de var bi 60kg. bot çamura saplanir ayagini kaldiramazsin.saatlerce yürü.. zevk yok eglence yok ama şikayet edende yok.. burda da şahsim adına söylim fark olacak 200gr agirligin lafini etmem

 

Budur mrsparkle :thumb:

200 gr ile yorulacaksak, biz bu işi bırakıp, tavla sevenler forumuna filan gidelim derim. Zarlar asla 2 gr'dan daha ağır olmaz zira.

 

RYOBI APPALUESE ve tica modelleri
candır..

 

Hehe... Aranızda "tenisçi dirseği" denen hastalığa yakalanan yok galiba... Birkaç arkadaşın yakalandığını ve o sezonun onlar için bittiğini belirteyim; adale sıkışması vakası da oldu... Halterci değiliz onu söyliyeyim... At-çek olayında bütçemiz elverdiğince kaliteli ürün kullanmak durumundayız; nisbeten hafif olur bu ürünler; ancak sağlamlık ve birkaç özellik de arandığı için kamışlar üç aşağı; beş yukarı 500 gr. falan gelir; makinalar da 550-650 gr. civarı... Gün boyu da çalışabilirsiniz; ancak her gün şüpheli???

Sakat kalmak var için ucunda bilesiniz... Benden söylemesi... Kontrollü ve dikkatli avlanmak gerekiyor... Ava başlamadan evvel de tıpkı sporcular gibi ısınmanızı öneririm...

 

Evet isinma hareketleri bence önemli ve forum içinde konularda yer almali bence.

 

Düz mantıkla bakınca öyle. Bir biomaster kullanıcısı için, tipik bir yorum, normal, onun perspektifinden durum aynen bu olacaktır.

Ama bir emblem Pro kullanıcısı için durum "Sabah gidilir, at çek vs. neyse yapılır, akşam gelinir, evde çocuklarla hoppacık oynanır" gibi olacaktır, sonrası ise "keşke 7 gün tatil olsa haftada da, her gün böyle olabilsek" diye devam edecektir.

Tekrar edeyim, marka filan önemli değil. nicelikleri sallayın, niteliklere bakın. Yeterince açık sanıyorum.

Eğer sen hala "surf makine" gibi bir niceliğe takılarak, oradaki niteliğe ayak diretiyorsan, kollarını sakatlamak üzere o aletleri kullanmaya devam etmekten başka bir akıbetin olmaz abi.

 

Niceliğe falan takıldığım yok; surfcasting yapmıyoruz nihayetinde ve bu durumda surf makina şart ya da elzem değil; bunu defalarca kez belirttim ve yine de ısrarla belirtiyorum... Evet iyi bir surf makina misinayı daha iyi sağar; çünki sarımı çok daha farklıdır; zaten bu amaç ile üretilmiştir; doğası gereği de daha iyi; yani daha mesafeli atışlar yapabilmesi de gayet doğaldır; ancak kullandığım ürünü de yabana atmamak gerek; onun da sarımı gayet düzgündür ve aynı kullanıcı elinde atışlar 3-5 metre falan farkedecektir; zaten amaç olabildiğince uzağa atmak değil; avlanılabilecek mesafeye mümkün mertebe az efor sarfederek ulaşabilmek ve sonrasında da verimli ve rahat bir şekilde sarım yapabilmektir ki kullandığım makina bu konularda çok etkin... Esasen bizim atış şeklimiz ile surf makina ve kullandığım ARC spool makina arasında dağlar kadar bir mesafe farkını kimse beklemesin...

Yalnız iyi bir surf makina fiyatının; özellikle 500 gr. civarı ve altında bir ağırlığa sahip olan bir makinanın fiyatının da herkez için kolaylıkla ulaşılabilir bir seviyede olmadığını; benim gibileri de ciddi bir şekilde düşündürdüğünü belirtmekte yarar görüyorum...

Surf makina kullanacaklar için de şu an marka-model vermesem bile hatırı sayılır bir bütçe ayırıp kaliteli bir makina almalarını öneririm... Zira surf makinaların göreceli olarak ucuz modelleri Boğaz balıkçılığı açısından ciddi zafiyetlere sahiptir... Ucuz modellerin denge, ağırlık gibi sorunları olabilir; beklenenin aksine sarımları düzgün olamayabileceği için erimli atış ta yapamayabilirler... Ayrıca surf makinalarda kafa çok daha yukarılara çıktığı için şaft millerinin sağlam; yatağının da çok düzgün olması gerekir; kafalar geniş ve yüksek olduğu için gün boyu zorlu atış-çekişlere dayanabilmeleri açısından kafanın yapıldığı materyalin sağlam olması elzemdir... Eh buraları kaliteli olan bir makinanın rotoru, bilyaları, gövdesi, dişlileri de kaliteli olacak ve fiyatlar birhayli yükselecektir normal olarak... Bir de sağlam olsun diye bilmemne çeliğinden falan yapamazsınız bunları 3 okka kadar gelirler o zaman; ekstra malzemeler kullanmak durumundasınız...

Bu kadar yazdım esas konuyu unuttum... Kamış makina seçiminde kullanıcı özellikleri ve beklentileri çok farklı demiştik pekçok zaman...

Surf makinalar benim kullanıcı alışkanlıklarıma uymuyor ve pratik gelmiyor o eşşek kadar makinalar; bilhassa Boğaz'da at-çek usulü avlanma için söylüyorum bunu; halbuki kullandığım makinanın kol kutru oldukça kısa ve dilediğim zaman 2 kol arka arkaya çok rahat atabiliyorum; küçük bir makina surflere göre; istediğim gibi oynayabiliyorum; BURASI ÖNEMLİDİR: VEDAT ABAYOĞLU'nun da bahsettiği gibi düşük profilli makinalar çok daha az rüzgar tutar (bilhassa Şemsipaşa'da şiddetli Yıldız, Poyraz, Karayel estiğinde hissedersiniz bunu) ve dinamiklerden ötürü çok daha rahat ve erimli atışlar yapılabilir... Eh benim makinamın da profili surflere göre düşük; yüzey olarak kapladığı ve rüzgarlardan etkilendiği alan da...

 

konu hafiften malum markalar noktasina dogru kayma egilimi göstermis olsa da bu yoruma tamamen katiliyorum. surf makina kullanmak için surf makina almak büyük bir hata. iyisini, kuvvetlisini almiyorsan hiç almamak daha iyi.

yine gelip çatip su su su sartlarda bu makinalar uymuyor noktasina dogru da geliyoruz bir nevi. uyani da cep yakiyor.

 

Yahu sıkıntı 40 kiloluk orkinosun makinayı yakması olsun... Boş boş örnekler veriyorsun, kim 40 kiloluk orkinosa göre makina alacak şu konuştuğun platformda... O balığın peşindeysen alırsın bir çıkrık sen sağ ben selamet. "Pratik" örneklerle gidelim madem ki makine tartışacağız... 100 kiloluk balığın peşindekiler bu konularda yazışmıyor, bunlar forum kullanıcısının %99,99 u için referans noktası değiller...

"100 kiloyu çeken boğazda da akıntıda dağılmadan çeker, ben bunun için referans veriyorum" gibisinden bir şey de söyleme lütfen...

 

Roy; gözümden kaçmış olabilir ama son yazdığım mesajda özellikle marka belirtmemeye çalıştım...

 

Yalnız bu rahatsızlıkların makinadan kaynaklanmadığını da söylemeden edemeyeceğim; bu tip rahatsızlıklar hep sağ tarafta oluyor (sol elle kullanan çok az var ben genelleme yapıyorum) yani atış yaptığınız ve kamışı tuttuğunuz tarafta... Çok fazla ağır kurşunlarla, bilhassa dengesi bozuk olan kamışlarda; veya kamış makina dengesini kuramadığınız zaman ve avın heyecanına kaptırıp üstüste fazla zorlayarak atış yaptığınızda oluşuyor... Çok zorlarsanız kaliteli veya kalitesiz; dengeli veya dengesiz ürünlerle de oluşabiliyor bu rahatsızlık... Avdan önce ısınmak; kontrollü avlanmak ve birkaçgün üstüste avlanmamak gerekiyor kanaatimce...

 

yok Haluk abi, evvelki yazilan tüm mesajlari okuyudum da genel bi tespit. mesajini kopyalama sebebim tamamen düsünce hemfikirligimden

 

O konuya başlığından devam edebiliriz... Aklıma geldi bir-iki yıl evvel arkadaşın biri limandan mı artık nereden ise çok iri balıkları hiç zorlanmadan uzun bir mesafeden çekebilecek bir makina tavsiyesini biraz da dalga geçer bir tavırla isteyince 5 tonluktu galiba bir vinç tavsiyesi vermiştim...

400 tona kadarmış; konuyu da buldum...

http://www.balikavi.net/forum/showthread.php?t=31491&page=3