Yeşil Kurtlar-6 Patron ve final!

Konu, 'Makaleler' kısmında Talip Girgin tarafından paylaşıldı.

  1. Talip Girgin

    Talip Girgin Talip Girgin

    Yaş:
    63
    Mesajlar:
    465
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Olta takımı
    Favori Makine:
    Önemsiz birşey
    En İyi Avı:
    Kalkan 14 kg
    [​IMG]
    Her hangi bir devlet dairesinde görev yapanlar veya hastane, banka gibi özel kuruluşlarda çalışan sürekli belli bir kalabalığa hizmet vermek zorunda olanlar, Ameliyata girecek doktorlar, ocakta yemeği olan bayanlar. Randevusu olan iş adamları, lütfen, mesai saatinde okumayın!

    Sayfama girdiğinizde, farenin üzerindeki makarayı kendinize doğru hızla çevirip önce yazımın boyutuna bakıp,” sonra okurum” diye belleğine atıp okumayanlar!

    Unutmayın ki “Fener Kütüphanesi”nde sizin bu ihmallerinizin gerçek sebepleri kayda geçmektedir. Ve oranın anahtarı bendedir. Anahtar bende olduğuna göre; zamana hükmedecek güce sahibim!

    Siteler arasında sörf yaparken bazen görünerek, bazen görünmez olup yazımı okuyanların listesini tutmaktayım. Günlerdir, mesaj vereceğim diye işimden, eşimden, çocuklarımın sevgisinden geçici olarak feragat ettim!

    Yazımı okuyup ta iki dünya kelamı etmekten kaçan, emeğime dudak büken, sözüm ona görünürde dostum olan muhteremler, lütfen klavyemin tuşları arasına sıkışıp daralmaktan, geceleri karabasanların hücumuna uğrayıp bağırmaktan kurtulmak için fakirlere sadaka veriniz! Veya yeni hayatımda benim için dua ediniz.
    Her birinizin kelamı, selamı unutulmayacaktır…!

    &&&

    “ Kaderin nasıl olacak, bilemem, ama bildiğim bir şey var; Aramızda gerçekten mutlu olacaklar, nasıl hizmet edeceğini arayıp bulanlardır.”

    Patron: Tess

    “Jack, Woodrow Wilson’un sözlerine göre yaşamaya çalış: “Buraya para kazanmak için gelmedin. Dünyayı daha bolluk içinde, daha büyük vizyonla, daha yüce bir umut ve başarı ruhuyla yaşamasını sağlamaya geldin. Dünyayı zenginleştirmeye geldin sen buraya ve eğer bunu unutursan, kendini yoksullaştırmış olursun.”

    Derin sözler

    “Ve hizmet ettiğin zaman, bunu herhangi bir ödül beklentisine kapılmadan yap. İşinde birine yardım ettiğinde, ister bir çalışma arkadaşının yeni bir bilgisayar programını öğrenmesine yardım etmek olsun, ister ürünün tam ihtiyaç duyulan şey olduğunu müşteriye gösterip onun gözünü kamaştırmak olsun, bunu yalnızca vermenin sevinci için yap. Bir şey almak amacıyla vermek, aslında vermek bile sayılmaz, ticaret sayılır – ve insanlar bunu hemen sezer. Sen samimiyetle, yardım etmek için ver, hizmetkâr – lider gibi davran. Büyüklüğe ancak öyle ulaşılır.”

    Hizmetkâr – lider de nedir?”

    “En iyi liderler hizmetkâr – liderlerdir. Tek istedikleri, seçmenlerine hizmettir. Hayatları bir misyon duygusu yansıtır –onları güden, enerjilerini sağlayan budur.”

    Heyecanlanmıştım. “Bu harika bir yaşam biçimi” diye patladım. “Kendini adayabileceğin bir misyon bulmak, sonra da günlerini hep o misyonu ileriye götürmek çabasıyla geçirmek.”

    Tam öyle,” diye karşılık verdi Tess:

    “Mahatma Gandhi’yi, Nelson Mandela’yı, Azize Teresa’yı, ayrıca tarihin büyük dini liderlerini düşün. Hepsi hizmetkâr – liderlerdi. Kendilerinden daha büyük bir davaya adanmışlardı – bir misyona.”
    “O misyon da başkalarına bir şeyler vermekle ilgili olmalı, değil mi?”

    “Öyle olmalı, Ama bir misyon duygusunu edinmek için ille de dünyayı çalıştırmak zorunda değilsin. Seninki, belli bir işte müşterilerine sevgiyle, dürüstlükle, onların işine katma değer yaratarak hizmet etmek olabilir. Bu amaç da, dünyayı değiştirmeye çalışmaktan daha küçük sayılamaz. İşin sokakları süpürmek, çöpleri toplamak bile olsa, yine de bir misyon duygusuyla, bir hizmet etiğiyle çalışmayı seçebilirsin, o işi, mahalleyi daha iyi bir yer haline getirmenin bir yolu olarak görebilirsin. Küçük iş diye bir şey yoktur. Mahatma Gandhi bunu çok güzel ifade etmiş; “ Yapman gereken şey ne kadar önemsiz olursa olsun, yine de onu elinden geldiği kadar iyi yap, en önemli saydığın şeye vereceğin dikkati ve özeni ondan esirgeme. Çünkü sonunda bu küçük şeylere göre yargılanacaksın.”

    “Harika sözler”

    “Ben William Penn’in sözünü de severim; “Beklentim hayattan bir tek kere geçmektir. Bu durumda, başka insanlara gösterebileceğim bir anlayış, yapabileceğim bir iyilik varsa, geciktirmeden hemen yapmam gerekir; çünkü aynı yerden bir daha geçecek değilim.”
    Bu felsefeyle yaşamaya başladın mı, inan bana, her şey daha iyi gitmeye başlayacaktır.

    &&&

    “Kendini aşmak. Hepimizin içinde, ilkel bir düzeyde, dünyada bir fark yaratma arzusu vardır. Ben her birimizin dünyaya kendine göre bir katkı sağlamak üzere programlanmış olduğumuza inanırım – genetik yapımızda var bu. Bazılarımız için, ülkelerini özgürlüğe götürmek, milyonların hayatını değiştirmektir, bazılarımız içinde sokakları süpürmek, mahalledeki marketin kasasında oturmaktır.

    Dediğim gibi, hiçbir iş diğerinden daha iyi olmadığı gibi, bizim saygımızı bir diğerine kıyasla daha fazla hak eden bir iş de olamaz; yeter ki işimizi tüm yüreğimizi koyarak, bir görev duygusu içinde yapalım.

    John Ruskin adlı düşünürün dediği gibi: “ Aramızdaki en zayıfın da bir özelliği vardır, bize önemsiz gözükse de o özellik sırf ona aittir, değerini bilerek kullanırsa, nesline de bir armağan olabilir.”

    Bu sözleri yüreğimin içinde hissettim

    &&&

    Tess’ le yan yana kalabalık caddeye çıkarken, karşımda garip bir manzara gördüm. Parlak sarı bir cip hızla bize doğru geliyordu. Kornasını çala çala yaklaşmaktaydı. Tepesine eski bir sörf tahtası bağlanmıştı. Tam önümüzde lastiklerini gıcırdatarak durdu. İçindekileri görünce afalladım.
    Moe Jackson’la Peder Mike’tı gelenler.

    Merhaba Jack,” diye seslendiler bir ağızdan. Doğum günü partisine gelmiş çocuklar gibi gülüyorlardı.

    Moe, “Harika görünüyorsun!” diye ünledi.
    Vay canına!” diyebildim. “New York’ta görmeyi en ummadığım iki kişi sizsiniz!”

    Cipten çabucak atladılar, beni sıcacık kucakladılar. Sonra da Tess’e döndüler.

    Hey, tatlım,” dedi Moe sevgiyle. “Yolculuğa hazır mısın?”
    İçim merakla dolu, “Nereye gidiyorsunuz üçünüz böyle?” diye sordum.
    Sörfçü dostum, “Başarımızı kutlamaya gidiyoruz. Bir değişimi tamamlayınca hep uyguladığımız bir ritüel.

    Değişim mi?”

    “Tabii! Sana öğrenmeye ihtiyaç duyduğun şeyleri öğretmek için üçümüzde çok çalıştık. Baban arkadaşımızdı, seninle çalışmakta bize büyük zevk verdi. Çok özel bir insansın.”

    Moe durakladı, bana yumuşak bakışlarla baktı.
    “Ama Jack, bunu daha önce başkalarıyla da yaptık biz. Aslında herkesin özel olduğuna inanıyoruz. Her yıl bize bir öğrenci gönderilir. Ve biz de her yıl, felsefemizi ve bilgeliklerimizi yeni biriyle paylaşır, o kişinin gözlerimizin önünde değişmesini izleriz.”

    Peder Mike, motoru yarış arabası gibi kükreterek,

    Çok keyifli olur!” diye bağırdı. “Öğrencilerimiz başarılı olunca, biz de başarılı oluruz. İnsanların en iyi benliklerine yükselmesine yardımcı ettikten sonra onların dünyayı etkilemek üzere yola koyuluşunu görmekle, biz de dünyayı etkilemiş oluyoruz.”

    Bu da bizim mirasımız,” dedi Tess.

    Çağdaş üstatların üçü birlikte cipe bindiklerinde bir an sessizleştiler. Sonunda Peder Mike, “Tanrı seni kutsasın, Jack!” dedi.

    Moe, “Seni çok sevdim.” Diye ekledi
    Tess, “Bir miras bırak” diye talimat verdi.
    -Sonra üçünün hazırladığı bir paketi hediye olarak Tess, Jack’e verdi. El sallayarak hızla uzaklaştılar…

    &&&

    Jack: Kendisine öğretilenleri uygulamak, onların verdiği mesajları kendi usulüne uygun olarak yaymak için düşüne dursun, ben, bu güzel kitabın kapağını kapatarak raftaki yerine bıraktım.

    Jack’e özel ders veren bu üç bilge insandan öğrendiklerimi, kendi dünyamda, dostlarım ile paylaşmak ve kendi yaşam tarzıma yansıtmak üzere kütüphaneyi kapatıp hızla merdivenleri önce yukarı çıktım, sonra aşağı indim.
    İhtiyar teknesinde beni bekliyordu.

    Bak, seni götürmek için tam saatinde buradayım” dedi.

    Çok heyecanlıyım bir an önce okuduklarımı, öğrendiklerimi dostlarımla paylaşmak kendi yaşamıma yansıtmak istiyorum” dedim.

    İhtiyarın yüzünde bir tebessüm vardı. “Bundan eminim!” dedi.
    Ay ışığı yoluna girmiştik bile, kıyıdan köpek ulaması sesleri duyuyordum(!) ihtiyar göz açıp kapanıncaya kadar, beni sahildeki beton iskeleye getirdi.
    Demir merdivenden iskeleye tırmandım, ihtiyar, “tekneyi sahile çekip yanına geleceğim” dedi. “Yardıma ihtiyacın var mı?” diye sorduğumda, “Hayır, ben hallederim” diye karşılık verdi.

    Olup bitenler bir rüya gibiydi, başımdan geçenleri anlatsam her halde kimse bana inanmaz! İşte o sihirli Fener, tam karşımda” Kütüphane seni bekliyor” der gibi göz kırpıyor! Kütüphane deyince, kütüphanenin anahtarı geldi aklıma ve hemen cebimden o sihirli anahtarı çıkarıp avuçlarımın içinde sıktım.

    Bu anahtarın açtığı kapının ardında daha ne zenginlikler var kim bilir? Yeter ki, insan öğrenmek istesin. Yeter ki, her insan Jack kadar öğrenmeye aç olsun!

    Sonra bir köpeğin havlamasıyla kendime geldim. İhtiyar, yanında beyaz bir köpek ile yanıma geldi.
    Bunun adı “Asil” dedi.

    Sahile benimle gelir, teknemi denize çıkardığım yerde, dönünceye kadar beni bekler” “Denize açılırken üzüntüsünden, kıyıya gelirken ise sevincinden garip sesler çıkarır. Bu hayvanlar çok hisli ve sahibine sadık olurlar.”

    Sizin eviniz buraya yakın olmalı” dedim.

    İhtiyar “Şu tepedeki evde oturuyorum” dedi.

    Bize her zaman esrarengiz gelen tepedeki eve baktım. Tekrar ihtiyara dönerken kanımı donduran bir şey fark ettim. Sabahlara kadar yanan ışığın altında görünen o insan silueti yoktu. Aklımdan- acaba olabilir mi?- diye geçirirken ihtiyar düşüncelerim ile benim arama girdi.

    Evet, aklından geçenler doğru; ben geceleri buraya balık tutmaya gelen insanları izliyorum. Seni de defalarca izledim. Beş gün önce o dalgalara karşı verdiğin mücadeleyi baştan sona izledim. Normal bir insanın verebileceğinden çok fazla direnç gösterdin. Sabaha kadar aynı azimle çabaladın.

    Denizin coşmasını, kükremesini kendine oyun yaptın! Defalarca baştan aşağı ıslanmana rağmen iskeleden ayrılmadın. Dalgaların kıyıları ve iskeleyi dövmesi seni hiç korkutmadı. Arkandaki karanlığın esrarından hiçbir zaman korkmadın. Her fırsatta buraya gelip sabahlara kadar iskelede, iskelenin bütününe sahip bir edayla canla başla çalıştın.

    Yakaladığın balıklara şefkatle yaklaşmanı, onlarla konuşmanı dinledim. Yakaladığın minik balıkları incitmeden denize geri bıraktığını gördüm.

    Sahilde bulduğun çöpleri toplayıp bir poşete koyduğunu, giderken çöpe bıraktığını gördüm. Bunlar senin doğaya karşı elde ettiğin katma değerlerdi.

    Eko sistemin dönüşümüne katkın, takdir edilecek bir olay. Birçok insan, senin bu davranışlarını örnek aldı. Çok kısa zamanda senin katma değerlerin saadet zincirine dönüştü.

    Şu an bana vermek için elinde sıkı sıkı tuttuğun fener kütüphanesinin anahtarı, bundan sonra sana ait! İstediğin zaman gelip ihtiyacın olan bilgileri alıp insanlarla paylaşabilirsin.

    Teknem hemen şuracıkta, üzerinde fener bekçisi yazıyor, belki karanlıkta teknenin yazısını fark etmemişsindir. Unutmadan o anahtar aynı zamanda tepedeki evin de anahtarı, bundan böyle orası senin evin, tekne de!”


    Buna çok sevinmiştim “ama bu büyük bir sorumluluk, bunun altından nasıl kalkarım ben?” diye soracak oldum.

    “Şimdiye kadar yaptıklarından farklı bir şey yapmana gerek yok, kendin ol yeter!” diye cevap verdi ihtiyar.

    Peki, ama ben buna ayıracak zaman bulamam ki!” dedim. İhtiyar anahtarın tutamağındaki incinin üzerine bastığımda, yeterli zamanı bulabileceğimi söyledi!

    Şimdi aynı anda saatine bakarken diğer elinle bu anahtardaki inci taşın üzerine bastır” dedi.

    İhtiyarın söylediklerini harfiyen uyguladım. Gözlerime inanamadım saatim çalışmaya başladı. Zamanın durması bitmiş, değişim tekrar gerçekleşmişti!

    İhtiyar “Bundan sonra fener bekçisi sensin. Bu görevi benden, hak edenin almasından dolayı çok mutluyum. Ben gidiyorum, yeni görevin hayırlı olsun” dediğinde Ali ve Erkul arkadaşımın sesleri çok yakından geliyordu, “Arkadaşlarıma seni anlatabilir miyim” dediğimde “İstersen dene, sana inanmayacaklardır, ben olsam hiç bahsetmezdim” dedi. “Ama seni görecekler” dediğim de, ”Merak etme onlar beni fark etmeyecekler!” dedi.

    Peki, bir daha ben seni görebilecek miyim” dedim.

    Evet” dedi ihtiyar. “Zamanı gelince martıların sustuğu, eşkina’nın ışık tuttuğu yolu takip et. Ama gelirken sakın incinin üzerine basmayı unutma! Hoşça kal.” dedi.

    “Güle güle ihtiyar, halen seni tanıdığımı sanıyorum!”
    Giderayak manalı manalı bir tebessüm etti ve elinle, başının üzerinde bir daire çizdi!

    İhtiyar benim yanımdan ayrıldığında Ali ve Erkut arkadaşım İskeleye adımını atmışlardı. İhtiyar yanındaki “ Asil” ile iskelenin tam ortasında, arkadaşlarımla sanki birbirinin içinden geçmiş gibi oldular. Hiç duraksamadılar!

    &&&

    Takım sandığının üzerine oturmuş sırtımı demir merdivene yaslamıştım. İçim geçmiş sanki. Ali kardeşimin mırıldandığı şarkıyla irkildim “Kimseye etmem şikâyet, ağlarım ben halime…” diyordu! Deniz fenerine baktım sonra dönüp tepedeki eve, insan silueti yerindeydi. Bütün olanların bir rüya olduğunu düşündüm.

    Ta ki üç gün sonra Ali kardeşimle msn de konuşana kadar…

    Ağabey, o gece biz marketten dönerken senin yanında bir ihtiyar vardı, hani yanında köpeği olan kimdi o?

    Birden başımdan aşağıya kaynar sular döküldü… ve kendi kendime mırıldandım…

    “Anahtar” dedim, incili anahtar…
    Nerde?
    Ali yazıyor “ağabey orda mısın?”
    …………!
    Ağabey sana soruyorum, kimdi o ihtiyar nereye gitti?
    ……….!
    Ağabeyyy!
    ………..!
    Kimdi o, kim?
    SON

    &&&
    Not: Bu yazı dizisinin yapımında ve yazımında emeği geçen sevgili eşime göstermiş olduğu hoş görü ve sabrından dolayı teşekkür ederim:)

    Şimdi birlikte o incili anahtarı arıyoruz!
    Evin ve dükkânın altını üstüne getirdik ve sonunda…
    !!!

    [/I]
     
    Son düzenleme: 26 Kasım 2009
  2. farukaan

    farukaan faruk

    Yaş:
    47
    Mesajlar:
    473
    Şehir:
    İzmir...
    Favori Kamış:
    Remixon wınner 360mm 80-120 gr
    Favori Makine:
    Okuma Trio RC-55-Ryobi ecusima 6000 vi
    En İyi Avı:
    Hep bir trança avlamak istemişimdir :)
    Tebrik ederim abi,özellikle İncili anahtar hikayeniz çok hoş olmuş ve tamda bitmesi gereken yerde bitmiş.
     
  3. lvnt

    lvnt levent

    Yaş:
    47
    Mesajlar:
    55
    Şehir:
    konya
  4. nejat vardar

    nejat vardar nejat vardar

    Mesajlar:
    1.626
    Şehir:
    İstanbul
    Talip bey çok başarılı etkileyici bir zincire son halka da cuk oturmuş.:) Tepedeki evden siz şimdi tüm balık sevdalılarını görebiliyorsunuz değil mi?;) Bu arada bayramınız mübarek olsun
     
    Son düzenleme: 26 Kasım 2009
  5. Talip Girgin

    Talip Girgin Talip Girgin

    Yaş:
    63
    Mesajlar:
    465
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Olta takımı
    Favori Makine:
    Önemsiz birşey
    En İyi Avı:
    Kalkan 14 kg
    Yorumunuz için teşekkür ederim Faruk kardeşim sağ ol:p

    :) :) :) İyi bayramlar!

    Teşekkür ederim Nejat Bey, aynen öyle. Bakın sayfanın resmine, gölgem suya düşmüş!:D Sizin de bayramınız mübarek olsun. Selamlar...
     
  6. Dalgıç837

    Dalgıç837 Ergiz Esen

    Mesajlar:
    338
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Sportex SeaStar 2,70 80-100 atarlı
    Favori Makine:
    Penn Sargus 3000
    En İyi Avı:
    Sudak 92 cm 8,5 kg
    Ellerinize sağlık, incili anahtarı başka yerde aramayın, zaten avcunuzun içinde. En kötü takım çantanıza bir bakın:)

    Rasgele
     
  7. 0utlaw

    0utlaw Bahadır köse

    Yaş:
    34
    Mesajlar:
    620
    Şehir:
    antalya-manavgat
    Favori Kamış:
    Shakespeare E Series Supraglass 10-20
    Favori Makine:
    D.A.M. Quick 220,D.A.M. Quick 89
    En İyi Avı:
    Levrek, alabalık
    Çok iyiydi gerçekten tebrikler babam hep sürükleyici romanlardan bahsederdi bana pek denk gelmedi ama bu tarz bir şey olsa gerek.Saygılar...
     
  8. Talip Girgin

    Talip Girgin Talip Girgin

    Yaş:
    63
    Mesajlar:
    465
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Olta takımı
    Favori Makine:
    Önemsiz birşey
    En İyi Avı:
    Kalkan 14 kg
    Teşekkür ederim Ergiz Bey:) İyi bayramlar...

    Teşekkür ederim Bahadır kardeşim babanıza ve size selamlar. İyi bayramlar...:p
     
  9. m-a-v-i

    m-a-v-i Yasin

    Mesajlar:
    1.153
    Şehir:
    İstanbul
    Talip abi, serinin tümünü okudum ve çok keyif aldım, finalde muhteşem olmuş emeğine yüreğine sağlık, arşivimde yerini aldı uygun bir zamanımda hepsini bir bütün olarak tekrar okuyacağım. Size ve katkılarından dolayı değerli eşinize teşekkürler. Saygı ve sevgilerimle...
     
  10. kilicbey

    kilicbey İsmail Kiliç

    Yaş:
    54
    Mesajlar:
    1.719
    Şehir:
    İSTANBUL
    En İyi Avı:
    MIRMIr. 1.5 Kg LEVREK2 Kg Köpekbalığı 1 metre.
    Gece karabasanlardan kurtulamadım ve sabahladım , ilk iş olarakta yazının sonunu getirdim, bu kadar beddua edecek ne var diyordum fakat sonuna kadar gidince insan sana hak veriyor. Eline yüreğine sağlık abi .
     
  11. eskina_man

    eskina_man Murat

    Yaş:
    53
    Mesajlar:
    2.399
    Şehir:
    İstanbul
    En İyi Avı:
    canlı bırakma yaptım, hala bekliyorum.
    Talip abi işte budur, senin o güzel yüreğine sağlık, eşinizede teşekkürler,
     
  12. Talip Girgin

    Talip Girgin Talip Girgin

    Yaş:
    63
    Mesajlar:
    465
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Olta takımı
    Favori Makine:
    Önemsiz birşey
    En İyi Avı:
    Kalkan 14 kg
    Yasin kardeşim, beğendiğine ve yazının tamamını okuduğuna sevindim. Sevgili eşimin katkıları yadsınamaz tabi çok teşekkürler. Selamlar...:p


    Aman İsmail kardeşim "Beddua" değil o; "sitem." Bunun için sebeplerim olsa bile daha fazlasına hakkım olamaz! Ben teşekkür ederim...selamlar.:p

    Sağ olasın Murat kareşim. Eşim ve kendi adıma çok teşekkür ederim. yeni konularda buluşmak ümidi ile selamlar...:p
     
  13. gtatas

    gtatas Gürcan Tataş

    Yaş:
    49
    Mesajlar:
    980
    Şehir:
    İzmir Özdere
    Favori Kamış:
    en ucuzu
    Favori Makine:
    en ucuzu
    En İyi Avı:
    Levrek 2.200 gr
    Talip abi, başlarda eleştirisel olarak başlayan ve hatta hafifte iğneleyen bir yazı gibime geldi.Sonrasında hızla akıp giden ve o ihtiyarın ortaya çıkması, çok enteresandı.

    Benim karşımada bazen öyle ihtiyarda çıkar çocuklarda benden bir şey beklerler yada isterler ama senin dediğin gibi zaman sanki durur o an nerdeyim ne yapıyorum olursun.

    Ve devamında isteklerini karşılarım veya karşılayamam o an pof dumanlar dağılır hayata dönerim.
    Buradan benim çıkardığım ders herkesin bir Hızır Aleyis selamı vardır derim.O ihtiyarda senin Hızır Aleyis selamın.

    Sana teşekkür ederim, çünkü bize bazı şeyleri hatırlatan hikayeler yazdığın için.Eşiniz hanımefendiye de teşekkür ederim size olan yardımları için.Selamlar sağlıcakla kalın.
     
  14. Talip Girgin

    Talip Girgin Talip Girgin

    Yaş:
    63
    Mesajlar:
    465
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Olta takımı
    Favori Makine:
    Önemsiz birşey
    En İyi Avı:
    Kalkan 14 kg
    Yazının başındaki sitemkar sözler bu site için söylenmedi sevgili Gürcan kardeşim. Bu yazı tam on sitede yayınlanmakta ve söz konusu anektod bir veya iki site içindi. Yazı genel olduğu için tabiki bölemezdim:) "Balıkavı net" 10 üzerinden 10 tam puan almıştır benden:p Burada yazmaktan son derece memnunum. Gerek okuyucu dostlarım, gerek yönetici kardeşlerim son derece samimi ve içten insanlar. İyi ki varsınız... Hızır aleyhisselam konusuna gelince size katılıyorum...neden olmasın? Eşimin katkıları gerçekten yadsınamaz sağ olsun. Yeni yazılarda buluşmak ümidi ile selam ve sevgiler...
     
  15. smyrna

    smyrna Sevil Kurtoğlu

    Yaş:
    58
    Mesajlar:
    7.772
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    olta
    En İyi Avı:
    olacak inşallah
    Tüm diziyi baştan sona keyifle okudum :) Sonra da dedim ki: "be Talip kardeşim, senin hiç işin gücün yok mu bu kadar emek harcadın, delimisin nesin?" :p Bak millet gidiyor, iki copy-pass yapıp konu açıyor, uğraşmaya değer mi hiç? Hem bir de eşini de bunlarla meşgul et;) Olacak iş değil! :p
    Şakası bir yana, gerçekten hoş ve akıcı bir dille anlatılmış bir yazı dizisi olmuş. Arada "olmasa iyi olurmuş" dediğim, ufak tefek gözden kaçmalar yok değil, ama siz de karşımıza bir Gorki ya da Tolstoy olduğunuzu iddia ederek, elinize kalem alıp çıkmadığınıza göre düzelmeler zaman içinde kendiliğinden hallolacaktır. Tebrik eder ve gönül koyduğunuz bu yolda sonsuz başarılar dilerim. Şu sıkıntılı günlerimizde bir kaç dakikalığına bile olsa, bizleri gerçek dünyadan uzaklaştırıp, keyifli bir yazı dizisi ile hoşça vakitler geçirttiğiniz için size ve sizin nezdinizde sabırlı eşinize de teşekkür ederim :)
     
  16. Talip Girgin

    Talip Girgin Talip Girgin

    Yaş:
    63
    Mesajlar:
    465
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Olta takımı
    Favori Makine:
    Önemsiz birşey
    En İyi Avı:
    Kalkan 14 kg
    Sevil Hanım öncelikle tüm yazıyı okuduğunuz için teşekkür ederim. Haklısınız Gorki veya Tolstoy olmak gibi iddiam yok. Bu yazı dizisini oturup fırsat buldukça bölüm bölüm yazdım. Tabi birde söz konusu kitaptan çok faydalandım. Çoğu zaman uykusuzluktan ekrana kafa atmak üzereyken uyandım. "Arada olmasa iyi olurmuş" dediğiniz yerler olmuş olabilir. Sizin de dediğiniz gibi zamanla düzelir inşallah:) İyi bir kitap okuyucusu olduğunuz için sizi tebrik ederim. Eşim ve kendi adıma selam ve saygılar efendim...:p