Sürdürülebilir Balıkçılığa Tüketici Ekseninin Katkısı İçin Alo 174 İhbar Hattı

Kendi adına konuş

13 cm'den küçük istavriti biz tutabiliriz. 30 adete kadar tutup yem olarak kullanma imkanımız var.

15'li çaparim yok. Hatta 10'lu çaparimde yok. İstavritte tutmuyorum genellikle. Yarın olur mu, bilmiyorum ama yarında işte o yemlik balık statütüsü dışında istavrit tutmayağım garanti.

Bence amatör balıkçılık istavrit tutmaya gitmemekle başlar. Elbette başkaları başka türlü düşünebilir ve yeterince haklı olur. Ama benim gözümde malum istavrit avcılığı amatörlük değil, profesyonelliğe daha yakın duran bir şeydir. Asıl üzerinde durulması gereken bir husus budur.

Yemek için balık yakalamak, amatörlükten uzak bir tutum. Yakaladığını yemekle, yemek için yakalamak arasındaki farkı umarım farkedersiniz. Önce çözülmesi gereken mesele bu. Aksi halde, yenebilir olduktan sonra tutulabilir kavramı ortaya çıkıyorki, şu bahsettiğiniz meselenin çıkış noktası da bu.

 

Daha geçen gün 30-40 tane Kıraça'yı suya geri gönderdim. Şahsen yem için bile olsa limit altı balık tutulması taraftarı değilim.

 

Konu biraz kaymaya başlamış.
Küçük balık satışına karşı yapılacak bu hattın kullanılması güzel bir davranış olur. Tüketici; sonuca ulaşmada yavru balığın ancak satınalma kısmında bireysel etkisini ortaya koyabilir. Balığın yakalanmasından satılmasına kadar olan süreç başka disiplinleri gerektiriyor.
Bu ne demek,
Bana yavru balık tutma, bu meseleyi nasıl çözersen çöz demek.
yoksa balığın avlanılması ve satışına kadar olan süreçte gerekli disiplinler müşteriyi ilgilendirmiyor. Bu konu başlığında balığın yakalanışından satışına kadar olan süreçlerdeki disiplin sorunlarını konuşmak, konunun sadece dağılmasından başka bir işe yaramayacaktır.

 

Yapılacak iş bu hattı kullanmak...

 

174 bütün Türkiye'den aranabilecek bir numara. Siz şikayetinizi bildirdikten sonra size bir dosya takip numarası verilmekte ve bu numarayla internet üzerinden şikayetinizin akibetini takip edebiliyorsunuz.

Bana soracak olursanız güzel bir sistem kurulmuş. Devlet kurumlarının çalışmazlığını sadece kurumlara bağlamamak gerekir.

Sonuçta araba motoru da insan olmadan çalışmaz. Biz bu numarayı ne kadar sık ve düzgün kullanırsak, şikayetimizi takip edersek bence bu kurumun düzgün çalışmasına daha çok katkıda bulunuruz.

Bize her zaman bir itici güç lazım ne yazık ki.

Ekmek parası doğal bir süreç değil. Doğal olan ekolojik denge. Bu dengeyi zaten bozduk. Şimdi ise yok olmasın diye uğraşmaktayız. O yok olursa zaten ekmek de kalmayacak merak etmeyin.

O yüzden, duygusallığı bir kenara bırakıp rasyonel olmaya davet ediyorum sizleri arkadaşlar.

 

Bu tür yaklaşımların artarak devam etmesi dileğiyle... Teşekkürler Kerem Bey.

 

Kesinlikle.
Sivil insiyatifin etkisi olmadan devlet kurumlarının işlerliği zayıf kalır.
O yüzden bu sistemin kullanılması güzel olacaktır.
Yapılacak iş bellidir.
Aramak ve takipçisi olmak.
Siz davula tüketici tarafından vurun.
Onlar kendilerini düzeltmeyi bilirler.

 

Balıkcı bunları bilmeyebilir.

Denetim yapanlar, insani davranarak önce uyarır, tekrarında ceza yazarsa daha şık olur.

Aslında belediyelerin zabıta marifetiyle satıcıları denetledikleri malumdur, zabıtaya talimat verilir, balık satıcıları uyarılır hatta ellerine yazılı olarak her balığın asgari boyu yazılı bir belge verilir,(imza karşılığı da verilebilir) sonra yine limit altı satıyorsa cezayı yer.

Bendeniz de kesinlikle katılıyorum, alan olmazsa satan da olmaz, satan olmazsa tutan da olmaz.

Bu yöntem çok etkili olacaktır diye düşünüyorum, herkes görev başına.

 

Ben sahil güvenlik komutanlığını aradığımda öğrenmiştim. Oradan yola çıkarak anlatayım anlatacağım şeyi. Örneğin ben Kocaeli'den İstanbul sınırları içerisinde yapılan bir uygunsuzluğu görürsem, sadece 158'i çevirdiğimde Kocaeli Sahil güvenlik çıkacaktır karşıma ve onlar ilgilenmeyecektir ihbarınızla ve benim şimdi yazacaklarımı yaptıracaktır. Eğer böle bir durumla karşılaşırsanız: karşılaşılan ilin alan kodu+aradığınız birim+0000(dört adet sıfır) numaralarını tuşladığınızda o ile ait birimle görüşme imkanınız oluyor. Yani örnekten yola çıkarak eğer ben İstanbul'dan Kocaeli sahil güvenliği aramak istersem: 02621580000'ü aramam gerekiyor. Muhtemelen Zabıta ve diğer birimlerde de böyledir bu. Bazı sınır yerlerde böyle durumlara rastlayabilirsiniz diye yazmak istedim.

 

Biraz evvel Şikayet Başvurumun sürecini öğrenmek için internet adresinden TC kimlik numaramı ve bana verilen dosya numarasını girdim.

Sonuç: "Verdiğiniz dosya numarasına ait bir kayıt bulunamadı," şeklinde oldu.

Yarın ilk iş telefon açacağım ama şu anda büyük bir hüsran içersinde olduğum inkar edilemez.

Bilgilendirmek istedim.

Sevgiler, saygılar...

 

Kerem Bey,
Semt pazarlarındaki esnafın denetlenmesi şu an için biraz zor görünmekte
Bu konuda genelde hipermarketler daha duyarlı oluyor.
Şikayetlere oradan başlarsınız daha ciddi sonuçlar elde edilebilir.
Hipermarketlerin yöneticileri ile görüşme imkanı daha kalıcı sonuçlar sağlayabilir. özellikle lüfer, kalkan balığı gibi pahalı ve populasyonu azalan balıkların önemli ölçüde satışı yapılan hipermarketlerde çok daha etkili bir yöntem olacaktır.
Bu konuda tüketici dernekleri ile irtibatta olmakta yarar gözükmekte.

http://www.tuder.net/

Tüketiciler Derneği, Zeytinlik Mahallesi H.Z.Uşaklıgil Cad. Daimi Halk Pazarı
No:17 (Caroussel AVM Yanı)
Bakırköy / İstanbul
Türkiye

Telefon: +90 212 660 47 48
Fax: +90 212 543 72 57

Bilgi: bilgi@tuder.net

Tüketici derneklerinin vasıtasıyla bu konuda bir baskı oluşturmak çok daha yararlı ve sonuç getiren bir yaklaşım olacaktır.

Sağlıcakla kalın.

 

Telefon açtım, telefonla da bir sonuç alamadım. Böyle bir kayıt yokmuş. Bende yeniden kayıt yaptırdım.

Bünyamin Bey, nerede görürsem göreyim bu 174'ü arayıp şikayet ediyorum. Aslında bu şikayetler ne kadar çoğalırsa, sistemin işlemesini o kadar sağlarız.

O yüzden arıyorum. Yoksa zaten ülkenin genel yapısı itibariyle denetlemenin olmayacağını gayet iyi biliyorum. Ama olsun. Onlar yapmışlarsa bizde vatandaş olarak aramalıyız.

Belki bugün hiçbir işe yaramayacak gibi görünebilir ama gelecek günlerde bizim bugün yapmış olduğumuz aramalar, hangi kurum olursa olsun düzgün işlemesini sağlayacaktır.

 

Katılıyorum. Ama hipermarket müşterilerini düşündüğümüz zaman, burası da ticari kaygı taşıyanların en çok korktukları kilit nokta

 

balıkçıların çoğu tebliğden habersiz diye bir şey dikkatimi çekti. şöyle önemli bi gerçek var ki kim ne iş yapıyorsa onunla ilgili kanunları kuralları yasakları takip etmek zorunda. denizdeki tekneleri trolleri gırgırları şikayet edemezsin hepsini görmen mümkün değil zaten. ama en basit olarak tebliğe göre yasak olan boyutta balık satışı yapanı görürsen şikayet edersin sütten ağzı yandı mı yoğurdu üfleyerek yer. şöyle anlatıyım. balığı avladınız ama satamıyorsunuz ceza korkusundan almıyor balıkçılar. tutmaya devam eder misiniz...? en başta tüketicide bitiyor iş aslında. ayrıca KANUNDA BİLMİYORDUM GİBİ BİR BAHANE YOKTUR!!! hele ki bir tezgahta çinekop göreyim anında şikayet etmezsem adam değilim!

 

Sevgili Kerem harikasın.. inşallah sonucunu alırsın..görürsün..

 

Alttaki linke göre bu konu başlığı ve buna paralel olarak içeriği de değişmesi mi gerekir? Zira yeni durum biraz farklı? Nasıl revize edilebilir acaba, sabitlenmişte üstelik?


http://www.balikavi.net/forum/showthread.php?p=851961#post851961

 

Evet ne olacak bende bilmiyorum. Şimdi bu kurum eğer bu şikayetlerle ilgilenmiyorsa neden ilk elden birçok şikayeti kabul ettiler?

Bu işte bir bit yeniği var ama ne bilmiyorum.

 

Biraz önce İstanbul İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü Su Ürünleri Şube sorumlusu İrfan Soysal ile görüştüm.

Bana semt pazarlarında, semt pazarlarının bağlı olduğu ilçe belediyelerinin veteriner sağlık şube ekiplerince denetlendiğini söyledi. Hipermarketlerdeki durumu sorunca, onların il tarım müdürlüğü tarafından denetlendiğini böyle bir durumun söz konusu olmayacağını söyledi. Ben de bu durumdan il tarım müdürlüğünün balık boylarının denetlenmesi konusunda net olarak bir talimata tabi tutulmadıklarını anlıyorum.

Semt pazarlarının denetlenmesinde bağlı bulunan ilçe belediyelerinin veteriner sağlık şubelerine de bir sormak lazım.

 

Anlamıyorum arkadaş ben bu curcunayı...

Ben diyorum, burada bir suç işleniyor. Yetkili kuruma bir şekilde ulaşıp söylüyorum. Efenim neymiş, başka şube bakıyormuş, orayı bulacakmışım. yok böyle bir rezalet, bir kepazelik daha dünyada...

Ben sana söylemiş miyim? Öbürü de senin dahili santralinde değil mi zaten? Açarsın iletirsin konuy olur biter. Veteriner bilmem nesi mi bakıyormuş, sen ara, yazı yaz bir şey yap. Benim görevim mi, senin beceremediğin denetim işini yapmak?

Bunların alayı.... Anlyan anladı, ötesini yazıp gene banlattırmayaım artık kendimi.