Nedir bu yakala bırak işi

İşine gelmeyince, "amanda hakaret..." tipik cahil örneğidir zaten.

Olay gayet ortada. Bugün bir amatör, dünyanın en pahalı balığını yiyor. Onu bu masrafı etmeye zorlayan ihtiyaç ne peki o zaman?

 

Evet içgüdü değildir. İç dürtüdür. Yıllardan beri içgüdüyle, içdürtü karıştırılır.
Anlamları neymiş, internetten arayan bulur ama anlamak için bir örnek vereceğim.

Avlanmak için yumurtadan çıkan örümceğin ağ örmesi içgüdüdür.
Avlanmak iç dürtüsüdür, öğrenmediği halde ağ örebilmesi iç güdüsüdür.

İnsanda iç güdü yoktur, insanın içdürtüleri vardır.

Hatırladığım kadarıyla, yemek, içmek, annelik ve cinsellik.

Yemek : Toplayıcılık ve avcılık. İnsanlar ilk zamanlardan beri toplayıcılık ve avcılık yapmışlardır. Eğer bir ormanda kaybolursan yemek ihtiyacı hissettiğinde yapacağın ilk şeyler toplayıcılık ve avcılık olacaktır. Artık ne avlarsan.

Yemek için avlanmak en ilkel insanların yapacağı haraket tarzıdır.
Lakin günümüzde artık insanlar gelişim gösterdi, en azından bir kısmı.
Artık yemeği üretim yaparak da elde ettiğimiz için elegeçirdiğimiz bir hayvanı eğer ölmemişse doğayı düşünerek salabiliyoruz.
Evet ağzı yaralanıyor belki ama kim diyebilirki ağzı yaralı hayvanın üreyemeyecek olduğunu. Belki de yaralı ağızlı balığımız milyonlarca yumurta bırakacak doğaya.
Avcı avlanmanın hazzını yaşarken, balık ta neslinin devamını, avlaktaki popülasyonu arttıracak belki de.
Bir programda söylediği gibi, bizde zamanımızı balık arayarak değil, balık yakalayarak geçireceğiz.

İslamiyet acısından da baktım biraz önce, istersen ilgili sayfayı da link atarım ama forumda bu boyutta tartışılsın istemiyorum.

Sende araştırırsan, İslamiyet bile sportif olarak avlanmaya (sportif amaçlı öldürmek) olumlu bakıyor.
Hatta oradaki avdan kasıt, öldürme büyük ihtimal. Senin de çoğu yerde kastettiğin gibi. Burada arkadaşların yaptığıysa sportif amaçlı canlı ele geçirip
azad etmek.

İnsanın avlanması bir ihtiyaçtır. Dürtüdür. Kimi insan bu dürtüsünü bastırmış veya başka dürtülerinin daha fazla etkisinde kalmıştır.

Bunları aslen sana değil, foruma yazıyorum.
İnsanlar okur, benden bişeyler öğrenen olur belki, ben eksiksem, tamamlayan olur, ben kendimi geliştiririm falan diye.

 

Insanin zoruna giden de o oluyor zaten. Bir ben bilirimcilik almis yurumus. Farklı fikirlere olan oteki, olarak, bizden olmayanlar oluveriyor.
Ben daha cok no kill avlaniyorum. Oyle mutlu oluyor. Yemen ister tutabiliyorsa tutar yesin. Tablier uyduktan sonra kime ne...

 

Salınacak balık var (yavru bir orfoz, lagos, kırlangıç vs, tatlısuda ise 10 kiloluk anaç bir sazan mesela), yenilecek balık var (çipura, levrek, lüfer vs)... yani balığın cinsine, avcının bilinç seviyesine göre değişir...

Hele öyle balık var ki oltaya gelince ne suya geri salınacak, ne yenilecek ne de çöpe atılacak ki sokak kedilerini zehirlemesin, direkt yakılacak veya toprağa gömülecek (balon)...

Yakala - bırak uygulaması gereklidir, önemlidir ve de faydalıdır... Bu uygulamayı doğru bulmayanlar tuttukları balığı afiyetle yiyebilirler elbette, kimse de niye yiyorsun demez zaten... yeter ki yakala - bırak tarzı sportif balıkçılığın yaygınlaşmasına katkı sağlayan çabaları baltalamasınlar...

 

hay ağzına sağlık abim.

 

bazıları ise hala UKALA lık peşinde

 

Salınacağı, salınmayacağı yok aslen bunun İbo. Herşey, her balık salınabilir. O salınır da bu salınmaz gibi düşünmek kişisel tercihtir. Bunu kural haline getirmemek lazımdır.

Ama bir salınması zorunlu olan balıklar vardır elbette. Tebliğlerdeki listelerde bunlar var zaten öncelikle.

Ama bunun yanında bir de salınması daha iyi olanlar var, senin bahsettiklerin gibi. Bu liste herkese göre değişebilir. Yavru bir orfozda, dev bir orfozda salınabilir kimisine göre. Bu noktada, türün tükenme tehlikesi içinde olması, ekosistemdeki yeri, balığın tüketim kalitesi gibi bir takım etmenler sıralanabilir. Mesela, havyarlı balıksa salmak daha iyidir gibi söylenebilir.

Fakat, şu salınmaz demek biraz ters olur. Ama böyle de bir liste var. MEsela, balon balığı diyelim, kesinlikle salmamak lazımdır. Mesela israil sazanı. Bunlar istilacı türler ve onları yok ederek en büyük hayrı işlersiniz. Velakin, balon balığını sarı denizde tutuyorsanız, o zaman o da mutlaka salınacak balıklar arasına girebilir.

 

Bilgin varsa yaz, insanlara aklın ermediğinden sıfatlar takma.

 

sıfatı takanlar yukarda yanlış kişiye yazıyorsun hakaret edip üstünede ukalalıp yapıp kenara çekilenler var sözüm ona ne yaptığını bilmeyen karşısındakine kendi düşüncesi aşılamak isteyipte olumsuz cevap aldığında hakarete sığınıp kaçanlar var !!!!

bu güzel konuyu tartışmak fikir alışverişinde bulunmak yerine durumu kavga yoluna götürmek acizlikten başka birşey değildir.

 

Bildiğim diğer Türkçe adı "itki"dir bunun, İngilizcesi "drive" olan... Eklemiş olayım...

 

Şikayet ettiğin şeyin aynısını kırmızıyla işaretlediğim yerde, sende yapıyorsun.

Problem konu üzerinde tartışmak değil de birbirinize karşı yazım tarzınızsa ve benim yazdıklarımla alakası yoksa, ben çekiliyorum aradan.

Benim işim konuyla.
Hayırlı akşamlar.

 

Teşekkürler Metin, İzmir'de sana başarılar dilerim.
Umarım güzel avların olur.

 

Abi çok sağ ol... Umarım...

 

İç güdü, iç dürtü... Böyle ayrımlar filan yok, yada var vs. vs. İşin bu tarafı bir ihtisas mevzusu. Bu forumun sınırını aşar, off topic bir husus olur. İçgüdülerin çevresel, genetik ve edinilen vs. türevleri, kademeleri şu bu, baya karmaşık bir meseledir.

Ama merak eden varsa, mesela şu kitaptan, neden avlanıyoruz sorusunun cevabını bilimsel olarak öğrenebilir:



Bu gidip alıp okunacak bir kitap değil zaten. Genelde yüksek lisans derslerinde okutulan temel kaynak kitaplardan biri, bir ders kitabı. Yazarı, animal behaviour gibi konularda, tam bir otoritedir.

Olay göründüğü kadar düz değil. Avcılığımızın taa seksüel dürtülere kadar uzanan derin bir içgüdü zinciri, eylem mantalitesi var ve basit bir mesele değil.

Bu meselelere elbette dalınabilir. Fakat, bunlardan habersiz bir kaç cahilin çıkıp, burada ahkam kesmesi, kendi kıt aklıyla yok öyle bir şey falan diye gevelemesi, elbette kabul edilemez.

Heleki bu cehalete, halini ayan edince bir de ukala filan diye kendince kara çalıp sıyrılmaya çalışması vs. vs. DEğer mi uğraşmaya, elbette değmez, daha oradan gazel okuyacak olursa, "Hadi ordan" denir geçilir, hepsi bu.

 

hala laf salatası yapıyosun , senin görüşüne katılmak zorunda değilim , işin gücün ukalalıktan başka bir şey değil , insanları keni görüşünü kabul ettirme yolundasın bırak traş yapmayıda işine bak....

 

Hadi ben görüşlerimi kabul ettirmeye çalışıyorum. Ama sen kuru fasulye yiyip yiyip zortlattıklarını kabul ettirmeye uğraşıyorsun boyuna.

Seni gibi bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaya çıkan cahil cühela yüzünden geliyor ne geliyorsa bu milletin başına zaten.

 

omrumde senin kadar ukalalik tasliyan safkoylu gormedim

 

Artık bu hakaretler bir son bulsa. Şu forumda didişmeden bir konu tartışılamayacak mı arkadaş.
Ya dileyen yalakasın salsın, dileyen yakalasın yesin. Limitlere uyun yeter daha fazlasını zaten bekleyen yok.

 

iste bu soyledigini kabullenemiyor koylu kades sonradq hakarete basliyor bende dayanamiyorum.
tum forum uyelerine verdigim rahatsizliktan dolayi hepsinden ozur siliyorum koylü haric.
hakkinizi helal edin

 

Geç bu lüzumsuz ayakları. Bir kuruş edecek bilgin yok, cahilin cühelanın tekisin, çıkıp ordan bilgiç bilgiç bir de laf üretiyorsun, elbette işkembeden. Sen burada antropolojiyi, psikolojiyi, biyolojiyi filan iğfal edip, ukela ukela laf ederken bir şey olmuyor, sana cehaletini gösterince...

Sen kimsin, nedir ihtisasın, kaç kitap yazdın, kaç makalende human behaviour vs. üzerine referans oldun, kaç kitapta adın geçiyor, kaç üniversitede ettiğin laflar ders olarak okutuluyor ki, çıkmış insan içgüdüleri filan hakkında ahkam kesebiliyorsun?

Sen sen diye zıpçıktılık etme oradan. Bak, sana bu dediklerimizi yazan, üniversite ders kitabını koyduk, kapak olsun diye. Ama sen gibi bir cahil ne anlar kapaktan, kitaptan filan?

Bilmiyorsan, susarsın, adam sansınlar, biliyorsun konuşursun. Ama tersine gidip o cahillikle birde konuşursan, işte böyle biri senin cehaletini ayan eder, bu kaçınılmazdır.