Nedir bu yakala bırak işi

Konu, 'Makaleler' kısmında ÇaylakÇıldırlı tarafından paylaşıldı.

Konu Durumu:
Daha fazla cevap için açık değil.
  1. ÇaylakÇıldırlı

    ÇaylakÇıldırlı kubilay

    Yaş:
    46
    Mesajlar:
    8
    Şehir:
    istanbul
    En İyi Avı:
    1,5 kg Sazan
    Saygıdeğer ustalarım sevgili arkadaşlar
    bir süredir amatör balıkçılık konusunda bir çok forum sitesini takip ediyorum.
    Görüyorum ki bi yakala bırak ekolü var herkes bundan bahsediyor.
    Benim bu konuda bir eleştirim olacak ;
    bazen yanlışlıkla en ufak istavrit çaparisi elimize batarda acıdan kıvranırız,
    o koca iğneleri sırf zevk için balığa iliştirip kıyaya çekmek sonra " hadi canını bağışladım" diyip tekrar suya atmak nekadar doğru bir davranış.
    kaldıki bildiğim ve duyduğum kadarıyla o iğne yarasını alan balık bir süre sonra ölüyormuş.
    Diğer türlü olan yani yemek için akşam sofrasına yetecek ölçüde balık tutup balığı geri bırakmadan akşam afiyetle yemek bana son derece doğru bir davranış gibi gelirken bu yakalayıp yakalayıp geri bırakma işi balığa eziyet miş gibi geliyor.
    acaba yanlışmı düşünüyorum, yorumlarınızı beklerim
    Saygılarımla
     
  2. mertparlak

    mertparlak Mert PARLAK

    Yaş:
    43
    Mesajlar:
    1.103
    Şehir:
    Bursa
    En İyi Avı:
    300Gr İstavrit
    Yakala bırak bence bir tekniktir. Doğru yerlerde ve doğru ekipmanlarla yapıldığı sürece balık ölümleri en aza inecektir yakala bırak avında hedef balık 300 gramlık balıklar değil 30-40 kiloluk balıklardır sırf bu hedefte avcılık yapan insanlar eline geçen her ekipmanla bu işi yapmaz iğneleri yemli avcılıkta kullanılan damaklı yada 3 kancalı iğneler değildir barbless hooks adı verilen iğneleri kullanırlar bu iğneler sayesinde balık ya mücadele ederken kurtulur gider yada balığı sudan çıkarmaya bile gerek kalmadan tek hamlede salmanı sağlar bizim ülkemizde nekadar doğru yapılır o tartışılır yurt dışında açık denizlerde big game fishing adı altında çok büyük organizasyonlar yapılıyor
     
  3. genckemo

    genckemo kemal genç

    Mesajlar:
    227
    Şehir:
    kırklareli
    Favori Kamış:
    okuma v system 240-okuma lure mania 185
    yakala bırak amacıyla av yapılacaksa tekli iğnener daha iyidir.ama bu disiplin sadece büyük balıklar için değildir.oltamıza gelen limit altı balıkları iğne yarası aldı nasıl olsa ölecek alıkoyarım mantığı yanlıştır.özenli bir şekilde balığı hırpalamadan ıslak bez veya yoksa ıslak elle tutarak salarsak yaşama ihtimali çok yüksektir.biz elimizdeki ufak bir kesikten ölmüyorsak balıkta ağzındaki iğne yarasından ölmez buna emin olabilirsiniz.
     
  4. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    Balık tutmak, insanı dinlendiren, stres attıran bir şeydir. Ki amatör balıkçılığın özünde bu nokta yatar. Bu, balığa gitmek, yakalamak ile sağlanabilen bir şeydir. Bu keyfi almışken, bir de balığı öldürmek zorunda değilsin. İşte olay buradan başlar, eğer balığı o zevki yaşamak için yakalıyorsan, yakaladıktan sonra bırakırsın, onun katili olmamış olursun.

    Bırakılan balık, doğru şekilde bırakılmış, yakalanmışsa, çoğu zaman sorunsuz şekilde hayatına devam eder. Ki, yakala bırak olayının yaygın olduğu yerlerde, aynı balığın defalarca kez, yıllar boyunca tekrar tekrar yakalandığı bilinen bir şeydir.

    Buradan, yakalanan balık mutlaka bırakılmalı gibi bir anlam çıkarmayalım. Ama buna mukabil, yakalanan balık mutlaka yenmeli gibi bir tutum külliyeten önyargı, mesnetsiz konuşma olur. Balıkçı, yakalamakla yeterince tatmin oluyorsa, bir de onu öldürmek zorunda olmadığının farkında olmalı. Ve bu aynı zamanda, balığa gidecekse, illa bir şeyleri öldürmesi gerekmediğini de bilmeli. Dilerse, kendini mutlu ediyorsa, gider, yakalar, bırakır, katil olmadan geri döner.

    Elbette başka biride gider, yakalar, eve getirir güzelce de yer. Limitler, etik usuller dahilinde olmak kaydıyla, bu da gayet makbul ve makuldür.
     
  5. drayetkin

    drayetkin ahmet

    Yaş:
    51
    Mesajlar:
    100
    Şehir:
    Şanlıurfa
    Favori Kamış:
    Shakespeare uglystick 2.70,
    Favori Makine:
    Abu garcia stamina 25
    limitlerle ilgili vicdani bir durumdur, istanbuldayken Galata'da şöyle bi 50 metre yürüdünmü, anlarsın kıraçe mi iri istavrit mi çıkıyor, ona göre hiç çantamı açmadan boğaza yönelirdim.. ama o kıraçeye lüfer gibi sevin
    en de vardı. hoş çocukluğumda "kıraçe daha lezizdir "derdi amcam..idk

    suya şap diye fırlatmazsan ölmüyorlar deniyor, usuller ile ilgigli serdar bey den yorum bekleriz. pek te iyi olur..
    saygılar selamlar
     
  6. Querorz

    Querorz Fatih

    Mesajlar:
    866
    Şehir:
    Gaziantep
    Sizin gibi düşünen bir kaç kişiye daha rastladım. Ama bizden ne istediğinizi anlayamıyorum. Balık avı tutkunuyuz. Bu işin hastasıyız. Öyle ya da böyle yapacağız bu işi. Yakaladığımız hayvanı serbest bırakmak yerine öldürdüğümüzde daha mı merhametli olmuş oluyoruz???

    Açıp belgeselleri izleyin bakalım. Balıkları yakalayıp, etiketleyip, bırakıyorlar. İlerleyen zamanlarda bu balığı zaman zaman tekrar yakalayıp bilgilerini güncelleyip tekrar salıyorlar. Bu balıklar neden ölmüyor peki?

    Yurtdışı'nda insanların balıklara isim taktığını bile biliyoruz. Geçen senelerde bir haber paylaşılmıştı burada. 40 kiloluk, ve havuzun maskotu olan bir sazan 1000 lerce kez yakalanıp bırakılmıştı. En son eceliyle öldüğünde, ülkede haber olmuştu.
     
  7. drayetkin

    drayetkin ahmet

    Yaş:
    51
    Mesajlar:
    100
    Şehir:
    Şanlıurfa
    Favori Kamış:
    Shakespeare uglystick 2.70,
    Favori Makine:
    Abu garcia stamina 25
    ayrıca balıkların ağrı duyusunu algılamadığı, kaçma davranışının refleks olduğu söylenir..
     
  8. roy

    roy roy

    Yaş:
    47
    Mesajlar:
    4.646
    Şehir:
    dünya
    Favori Kamış:
    Ron Thompson heavy telecoast, daiwa crossfire,lineaeffe extreme,Pezon&Michel Rafale pro pike
    Favori Makine:
    Daiwa tournement entoh 5500, Mitchell compact gold 7000 , Okuma Razor 65, Daiwa procaster A 4000
    Salacagin baligi igneden nasil kurtaracagini, nasil salacagini bilmezsen ölebilir. O kadar metrelik balik saldim hepsi yüzdü gitti. 80cm turnam foto fasli uzadigi için 5 dakika oksijenlendirerek yasam mücadelesi verdi sag saglim saglikli sekilde gitti. Dogaya saygi bir nevi.
     
  9. cbrcbr

    cbrcbr Hamit

    Yaş:
    40
    Mesajlar:
    39
    Şehir:
    Bursa
    Favori Kamış:
    Piyasa
    Favori Makine:
    Piyasa
    En İyi Avı:
    Vatos 3 kg
    baligi yakalayip sonra geri salmak eziyettir bence(yavru baliklar yumurtali baliklar haric)
    öldurup atmakta daha kotudur
    yakalayip ailenle birlikte bu baligi taze bir sekilde tuketmek en dogrusudurr bence
    bana gore baligi yakalayip birakmak , bogalarla oyun oynayarak öldurmekle ayni kefededir.
    hayvanlari rahatsiz ederek stres atilmamali , dogaya saygi bu sekilde olmamali
     
  10. volex21

    volex21 Volkan

    Mesajlar:
    6.735
    Şehir:
    İzmir
    Favori Kamış:
    Okuma V System 2.40 Lineaeffe Spirit Surf 3.90 (fiyat performans 9/10)
    Favori Makine:
    Spro Red Arc 20'lik (Fiyat/Performans : 8/10)
    En İyi Avı:
    Levrek (57 cm - 2.100 gr ) Sargoz (700 GR kadar) Palamut (40 cm üzeri), Lüfer 40 cm, Çipura 950 gr
    Birçoğunun bir yakala bırak şekli kıstası var gördüğüm kadarıyla.

    Bizim ülkemizde benim gördüğüm, tüm tuttuklarını salan biri yok sanırım.
    Henüz ne karşılaştım ne de okudum.

    Kimisi tebliğ kıstaslarına göre zaten salması gerekeni salıyor.
    Kimisi tebliğ üstünde sınırlar belirleyip, o sınırlar çerçevesinde salıyor.
    Kimisi avın adetine göre salıyor. Mesela 2 balık bana yeter diyip gerisinde yakala bırak yapıyor.
    Kimisi tatlısu balıklarını salarken, deniz balıklarına hiç acımıyor.
    vs.vs.vs.....

    Peki neden avlanıyoruz, dinlenmek kafa boşaltmak için mi?

    Avlanırken kendimizi kaptırdığımızdan kafamızı sıfırlamış hissediyoruz, sorunlarımızdan uzaklaşıyoruz belki ama bence avlanmamızın asıl sebebi iç dürtülerimiz. En ilkel çağlardan beri insan doğasında avlanma iç dürtüsü vardır.

    Biz aslında ne dinlenmek nede kafa boşaltmaya gidiyoruz. İç dürtümüzü tatmin etmeye gidiyoruz bence.

    Ben nasıl avlanıyorum?

    Genelde levrek avcısıyım. Bu balık beni cezbetti ve bu balığın zorluk derecesi hoşuma gittiğinden levrek bir tutku oldu. İç dürtümü levrek avlayarak tatmin etmek benim için artık vazgeçilmez.

    Avlarımızı akşam 20:00'den sabah 07:00'lere kadar sürdürüyoruz kışın.
    Şartlar zor, balık huylu, mesafe uzak. Tabiki gideyim, sabaha kadar uykusuz durayım da, yakalarsam bi balık salayım diye yapmıyorum bunu.

    Avladığımı yemek istiyorum. Bu çok açık. Tatlı su avı yapmıyorum.

    Halbuki tatlısu avları daha kolay, balığın bulunduğu alan sınırlı vs. Ama kendime bakınca sırf lezzetinden ötürü tatlısu balığı avlamaya çalışmıyorum.

    Ben balığa gitmek, etik şekilde, kuralına uygun avlanmak, lezzetli ve zor bir türü avlamak istiyorum. Hem oyun oynamak, strateji gütmek, hem zorlanmak, hem ava kavuşunca yerken de zevk almak istiyorum.

    Kendi avladığımı yemek istiyorum, aileme de yedirmek, onları kendi avladığımla beslemek istiyorum açıkçası.

    Hususi salmaya gitmiyorum ama her tuttuğumu da almak zorunda değilim.
    Belli bir kıstasım var. 30 cm boydan küçüğünü almıyorum mesela.
    4 kilo üzeri denk gelirse de salmayı düşünüyorum. Anaç olduğu gerekçesiyle.

    Doğayı o kadar bozduk ki insan buna kendini mecbur hissediyor.

    Umarım sizde kendi kıstasınızı belirler, belli başlı tuttuklarınızı alır, diğerlerini de yeniden avlayabilmek için salabilirsiniz. :)
     
  11. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..

    Sen böyle düşünüyor olabilirsin. Mesela bence balığı yakalayıp, sağsalim salınabilecekken, öldürülmesi, zulm, işkence, vahşet, cinayet ve ilkelliktir.

    Boğalarla oyun oynayarak öldürmekte, aslen balığı o kadar oynayıp, uğraşıp edip, yakalayınca öldürmekle aynı şeydir. Birinde balık gelip "buyrunuz, beni güzelce kızartıp yiyiniz" diye kendi mi geliyor ki? Boğa da can derdinde güreşiyor, balıkta aynı can derdiyle. Süreç aynı, sonuç aynı, nihayetinde ikiside yeniyor. Sen o boğaların ne olduğunu sanıyordun, kasaplarda, restoranlarda vs. bir de özellikle belirtilip alınıp satılıyor onlarda. Ki, boğa güreşini çıkışı da, aslen yabani boğaların avlanması olayından gelen bir şey.

    Yani, olay tamamen, öznel bir şey. Kendi bakış açınla yorumluyorsun ve mutlak doğru filan değil. Boğayı ayağından kaldırıp ne olduğunu anlamadan boğazını parçalamakla çok insani bir şey yapmış olmuyorsun. Ama insan olmak, hayatta kalmak, tatmin olmak için o ete ihtiyacın var ve bunu yapıyorsun.

    Balık avlayıp yiyorsan da, aynı yerdesin. Onu öldürmek, yakalarken çektirdiğin işkenceyi yok etmiyor. Ve aynı sebepten, insan olmak, hayatta kalmak, tatmin olmak için bunu yapıyorsun. Bu noktada, işkence etmekle (senin tabirin) tatmin oluyor, birde öldürmeye gerek yok diyorsan, geri salıyorsun. Ama tatmin olamamış, öldürmek ve yemekle tatmin olacaksan da, kovaya atıyorsun.

    Yani, ne salan, ne götürüp yiyen, diyemez ki böylesi şöyle, öylesi tu kaka. Ama salan, en azından, birde üstüne bağışlamanın vereceği duyguyu yaşamış olur, daha çok manevi şey kazanır, belki.

    Bu tamamen kişisel tercihtir. Birisi, işkence iken, diğeri işkence + katletme olmaktadır. Teknik olarak burada kınanacak bir şey pek mümkün değildir, zira hepimiz insanız ve karnı doyurmak ne kadar temel bir içgüdüyse, avlanmakta aynen o kadar bir temel içgüdü. Bu dürtüyü, yakalayıp bırakmakla da tatmin edebilirsin, alıp gidip yemekle de. Fakat, insani değerler açısından hiç birini kınayamayız, hor göremeyiz.

    Tabi başka bir boyutu daha var işin. Küçücük göl, şehre yakın. Her hafta sonu 100 kişi gelip 500 kg balık götürürse, oradaki balık nüfusu senesine varmaz. bu da, o avcılık güdüsünü tatmin için, bir formül gerektirir haliyle. Bunun da en kolay yolu, yakalayıp salmaktır. Bu başka bir mesele elbette aslen.
     
  12. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    Böyle biri zaten pek olası değil. Ama mesela kendim, çoğu zaman tuttuklarımı salarım genelde. Ölçüt şunlar olur:

    * Yem olacaksa, kalır, av sonunda canlıysa, salınır.
    * Birine verilecekse, kalır, değilse salınır.

    Bunun dışında, genel olarak, yakaladıklarımın tümünü salmayı tercih ederim. Eve götürmek pek tercihim değildir, götürsem de, ya komşuya gider, nadiren eşe dosta. Komşuya derken, ne alaka demeyin, çocuk esirgemeden gelen çocuklar, üst komşum oluyor.
     
  13. night fisher

    night fisher fatih

    Yaş:
    59
    Mesajlar:
    2.135
    Şehir:
    bursa
    Favori Kamış:
    kendisinin dizayn ettiği muhtelif kamışlar
    Favori Makine:
    çançinçon çinişi makineler
    En İyi Avı:
    kırlangıç 8.4 kg
    Balık,sağlıklı beslenme(sağlıklı balıklarla) için haftanın minimum iki günü tüketilmesi gerekli bir gıdadır aynı zamanda.Dolayısıyla yapılan avlarda yenecek ölçülerde balığı alıkoymak,gerisini iade etmek en doğru davranış şekli diye düşünürüm.
    Balık avcısının,balık yemeyi sevmemesi,kendi adına bir eksiklik olduğu görüşündeyim,hangi balık ne zaman ,nasıl pişirilerek yenir,hangi balık lezzetlidir,bunlar avcılık kültürünün devamı konulardır.
    Boyutu ne olursa olsun,eğer yenecek mevsimde değilse, pişirme imkanı yoksa derhal geri salarım(balıkları canlı tutmaya gayret ederim,av sonunda az bi balık olursada geri salarım) .
    Sırf lezzetli olduğunu bildiğim zamanlarda,sadece o lezzete varmak adına yaptığım avlarda çoktur,kendi tuttuğun balığın tadı herzaman daha güzeldir,dostlarınla sohbet eşliğinde,tutulan ve pişirilen balık sofraları,en mutlu sofralardır:) Asla balık sevmeyen birileriyle,balık sofrasına da oturmam:)
    Yakala bırak avındada ,limitli avlanılması taraftarıyım.Balığı buldun,at çek alıyorsun( limit dahilinde alıkoymuş yada hiç alıkoymamışsın) balığı,yüz tane lüferi vs.yi tutup tutup salmanında bi alemi yok,herşeyi kararında yapmak lazım.
     
  14. Tarık ERSAL

    Tarık ERSAL Tarık ERSAL

    Yaş:
    63
    Mesajlar:
    624
    Şehir:
    ANKARA
    En İyi Avı:
    YANGELE BALIKÇI MODU :-))
    Bir de balıklara sorsak. :)
     
  15. Tarık ERSAL

    Tarık ERSAL Tarık ERSAL

    Yaş:
    63
    Mesajlar:
    624
    Şehir:
    ANKARA
    En İyi Avı:
    YANGELE BALIKÇI MODU :-))
    Tüm Dünya Amatörleri, Rekreasyonel Balıkçıları YAKALA & BIRAK olgusunu kabullenir, hatta tamamen benimserken biz niye anlamamak için ısrar ederiz ki?

    Balığa sorarcasına ama ortaya, basit sorular soralım hele. :D

    BALIKLARA SORMAK ve CEVAP ALMAK imkanımız olsa, desek ki seni ilk yakaladığım an alıkoymamı mı istersin, yoksa en az bir kez üreyebileceğin boyu ve yaşı geçtiğin zaman avlandığında ve ihtiyacım varsa alıkoymamı mı?

    Tercihi ne olurdu? Acaba ne cevap verirlerdi?

    Sevgi ve saygılarımla.

    RASTGELSİN.
     
  16. mertparlak

    mertparlak Mert PARLAK

    Yaş:
    43
    Mesajlar:
    1.103
    Şehir:
    Bursa
    En İyi Avı:
    300Gr İstavrit
    Bırakta gideyim derdi heralde
     
  17. balli

    balli m.nuri akkaya

    Yaş:
    58
    Mesajlar:
    9.049
    Şehir:
    erzurum
    Favori Kamış:
    D.A.M Telespin 3 mt. 10/30gr.
    Favori Makine:
    Shimano Hyperloop 4000 RB
    En İyi Avı:
    11,7 Kg. Aynalı sazan
    Bu biraz "kırk katır mı istersin, yoksa kırk satır mı? sorusu olmuş.:laughing:
     
  18. balli

    balli m.nuri akkaya

    Yaş:
    58
    Mesajlar:
    9.049
    Şehir:
    erzurum
    Favori Kamış:
    D.A.M Telespin 3 mt. 10/30gr.
    Favori Makine:
    Shimano Hyperloop 4000 RB
    En İyi Avı:
    11,7 Kg. Aynalı sazan
    :) Sazancı Sabri var. (Bir de ekibi var da pek önplana çıkan kimseler değiller.)

    Özel olarak sazan avı ile ilgileniyor ve trofe boyları avlayıp salıyor. Başka bir dalda başka bir meşgalesi de yok benim bildiğim. Tüm etkinliği sazan avı ve salma üzerine, başka balığa da olta atmıyor.

    Bir zamanlar paylaşımları olurdu, uzun süredir görünmüyor forumda.
     
  19. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    Şimdi, yok öyle değil böyle diyerek, bir sürü şey yazılabilir elbette. Ama gereksiz olur bu çaba. Bunlar senin hayat görüşün, senin bakış açın ve senin için doğrular. Ama bu benim veya başka birinin başka doğrulara sahip olmayacağı demek değil.

    Basitçe, zevk meselesi. Sen böyle görüyorsun. Ben ise başka türlü. Birbirimizi tu kaka ilan etmediğimiz, kendi doğrumuzu öbürüne dayatmadığımız sürece, bunda bir mesele yok.

    Ama gidip, benim yaptığım doğruda, seninki zulm, doğaya saygısızlık vs. vs. diyorsan, hele ki bunu mesnetsiz, asılsız kabullerle yapıyorsan, işte bu kabul edilemez.
     
  20. skoylu

    skoylu Serdar KÖYLÜ

    Mesajlar:
    7.941
    Şehir:
    GEBZE
    Favori Kamış:
    Olta, başkası olmaz..
    En İyi Avı:
    Büyük beyaz; 7 mt. Güney Afrika Açıkları..
    Ernest Hemingway Yazı yazmak için bir gün okyanus sahillerine gider, sabaha karşı kumsalda dans eder gibi hareketler yapan birini görür. Biraz yaklaşınca , bu kişinin sahile vuran denizyıldızlarını, okyanusa atan genç bir adam olduğunu fark eder.

    Genç adama yaklaşır:
    - Neden denizyıldızlarını okyanusa atıyorsun? diye sorar?
    Genç adam gülümseyerek cevaplar;
    - Birazdan güneş yükselip, sular çekilecek.
    Onları suya atmazsam ölecekler.

    Hemingway aldığı cevap karşısında şaşırarak sorar;

    – Kilometrelerce sahil , binlerce denizyıldızı var.
    Ne fark eder ki?
    Genç adam eğilir, yerden bir denizyıldızı
    daha alır, okyanusa fırlatır.
    - “Onun için fark etti ama…”

    Külliyeten alıntı elbette. Ama bir düşünmek lazım, bıraktığın balık için, ne kadar şeyi değiştirmiş oluyorsun? Peki ya öldürdüğün balık için?
     
Konu Durumu:
Daha fazla cevap için açık değil.