Ben bu söylediğinize katılmıyorum, yanlış düşünüyorsunuz da diyemem öyle anlaşılmasın haddim değil, şununda altını çiziyorum, acemiler, acemi olduğunu bilecek ve ona göre hareket edebilme gayreti içerisinde olacak, ustalarda insanlara höt höt demiyecek yardımcı olmaya çalışacak, sonuçta avlaklar KAMU malı, dolayısıyla anayasal olarakta herkesin eşit olarak yararlanabileceği alanlar, 3-5 kişi gitmek ne için gerekli, sayısal çoğunluğu sağlamak adına mı, yoksa kalabalık gözüküp gerektiğinde kaba kuvvete başvurmak için mi, bu çözüm değil bence, bende bir kamyon adamla gelirim bir saat sonra Bence avlanma işine artık devlet el atmalı yurtdışında da olduğu gibi çok ciddi önlemler alıp, lisanlı avlanılmayı sağlamalı, kurallara uymanlara çok ağır cezalar kesmeli, gerekiyorsa makul düzeylerde paralı avlaklar geliştirmeli. Siz devlet olarak her kişiyi belirli bir kurstan geçirip eline yeterlilik belgesi verebiliyorsanız, adam kayırmadan, en azından oltasını kapan sahile koşmaz ve bu insanları periyodik olarak tekrar sınavlarla kontrol ederseniz belirli bir düzeni sağlayabilirsiniz, aksi halde herkes bildiğini okur buda demokrasinin yanlış yorumlanmasıdır, aynen ülkemizde bir çok konuda yanlış yorumlandığı gibi. Selamlar.
Bİr yere 3 5 kişi gitmek hem yanyana avlanırken sitemli ve problemsiz bir şekilde çalışmaya olanak sağlar ,hem de dışarıdan gelecek olumsuz tavırları en başından caydıran bir durumdur. Ayrıca muhabbet de ayrı bir güzel olur. Ben burada bir yeri kapıp, sayı çokluğuyla diğerlerine baskı kurup saygısızca davranmaktan bahsetmiyorum. Gerektiğinde zaten 1 kişi de olsak 5 kişi de olsak kaba kuvvete başvurulur. Ama amacımız sorunsuz ve güzel bir gün geçirmek. Birlikte avlandığım arkadaşlarımın da hepsi çevresine karşı saygılı, kalabalıkta olta atma sistemini bilen insanlardır. Devletin olaya el atması gerektiğine ben de katılıyorum. İstanbul büyükşehir belediyesi isterse bu sorunun üstesinden rahatlıkla gelebilir. Ama oraya gelene kadar düzeltmeleri gereken çok daha önemli şeyler var.
Atma konusunda Kuleliden daha rahat Buğün 4 tane emekli abi bütün sahili çileden cıkardı hhehehhehe...
Aslında aynı şeyleri söylemeye çalışıyoruz gibi geldi bana sadece kulak tutma şeklimiz farklı olmuş, kimse kimseye saygısızlık yapmamalı zaten, sonuçta keyifli birgün geçirmek için gidiyoruz avlanmaya değil mi? Kaba kuvvete gelince de ben hiç taraftarı değilim ve bence hiç gerekmemeli çünkü hiçbir şey insanın üstünde olmamalı, siz ve arkadaşlarınıza kalabalıkta avlanması bilmiyor veya çevreye duyarsızsınız diye birşey demedim ben böyle bir açıklamayı anlayamadım söylem bana değil genele ise sorun yok tabi ama şunda ısrar ediyorum vatandaş acemi diye onu oradan kimsenin kovmaya hakkı yoktur veya böyle davranmaya sonuçta tekrarlıyorum avlaklar kamu malıdır usta kadar aceminide orada olta sallamaya hakkı vardır bunu ister kabul edin ister etmeyin bu böyle bunun tartışma konusu olması bile çok saçma ha ben acemiyim diye saçma sapan bir uslupla, değişik yöntemlerle, oltamı kopararak, keserek vs yöntemlerle beni yıldırmaya çalışanlara da insan diyemeyeceğim, tabiiki oranın avlanma kurallarını uymak şartıyla uymasam bile, laf söylemenin, uyarmanında bir adabı olmalı buna rağmen bildiğimi okursam o zaman benim insanlığım tartışılmalı. Tabii ki ülkemizde devlet eliyle düzeltilmesi gereken birçok şey var ama konuştuğumuz konu balık avıyla ilgili olduğu için devletin bu konuda ne yapabilirini kendi düşüncelerimle dile getirmeye çalıştmıştım. Selamlar.
Tamer bey söylediklerinize aynen katılıyorum, zaten aynı şeyleri söylüyoruz ama farklı anlaşılabiliyor. Bana sataşmışsınız da, size o şekilde cevap veriyorum, yada kendimi savunuyorum gibi bir kanıya kapılmayın asla. Her zaman saygılı ve hoşgörülü bir tavrım vardır ve çevremdeki insanlar da ölçülü davranışlı insanlardır. Gittiğimiz yerlerde insanlarla muhabbet eder arkadaş, hatta bazen dost oluruz. Bilmeyenlere öğretmeye, bilenlerden birşeyler öğrenmeye çalışırız. Biz kim miyiz ? reklam gibi oldu değilmi. İşin çözümü başkasının hakkına ve malına saygılı olmak, sakinliği koruyup insan gibi diyalog kurabilmektir. Misal; geçenlerde bir ağabeyle takımlarımız karıştı. Ne kadar normal değil mi ? Çözersin takımları eyvallah dersin gider balığa devam edersin. Ama adam bana hayt huyt etmeye başladı. Olay sonunda "ben 10 yıldır burada balık tutuyorum"a döndü. Sakin bir şekilde kendisini teskin ettim. Sonra oltaları çözüp muhabbet ettik biraz ayaküstü. Sabahtan beri olta atmayı bilmeyenlerden bıkmış gelip bana patlamış O gün 3 takımımı tekne kestiğini, 4 takımımın da işi bilmeyenler yüzünden suda kaldığını ve takımlarımı kendim yaptığımı anlatınca "senin halin daha kötüymüş evlat" dedi gülüştük Oysa ki o bana hayt huyt yaptığında bende o şekilde cevap verseydim, ya da o ağabey işi uzatsaydı olayın şekli çok farklı olurdu. Demem o ki böyle şeyler oluyor. Bunları da bir nebze örnek olsun diye yazıyorum.
Önemli olan hoşgörü ve samimiyet, oltanın karışmamasını dileyen olta atmayacak, öyle değil mi? Her zaman bu risk var ve başka risklerde var; geçen Karaköy'de avlanırken gemileri kolluyordum, bir tanesi geçti diğeride geliyormuş, vapur önünü kapattı, boşta bulunup attım aldı götürdü misinamı bir de bu risk var, av bu risk her zaman var kara avında da var. Önemli olan insana insanca yaklaşmak, sağduyuyu elden bırakmamak, hayatta ölümden ve kötü hastalıklardan başka her şeyin çaresi var, üç günlük dünyada değer mi bir takım için, sen atıcan ben atıcam için, burası benim yerim için vs, birbirimizi kırmaya? Selamlar.
