İzmir Kemalpaşa (Yiğitler Çayı-Bağyurdu Çayı)

Bu haftasonu bir abimizle birlikte İzmir Kemalpaşa taraflarında Bağyurdu ve Yiğitler çayı üzerinde avlandık. İkimizde de 180 cm Cormoran 5-25 gr atarlı Spin Kamış vardı. Açıkçası Yiğitlerde bu kamış bile bazen uzun kalıyor. Çünkü atış yapabileceğiniz ortamlar oldukça yoğun bitki örtüsü ile kaplı. Sabit noktalar yerine akarsu üzerinde oluşan küçük gölcüklerde denemeler yaptık. 5.2 Devirli Effe Delta DT 3000 olta makarası açıkçası çokta kullanım alanı bulamıyor. Atış yaptığımız mesafeler 10 metreyi geçmeyince performansı önemli değil. Çok daha basit bir makine bile kullanılabilir. Ancak en büyük avantajı plastik aksamlarıyla hafif olması... 5 gr gezer Kurşunlu ve Çift iğneli yemli takımla isabetli atışlar yaptım.

Buralarda gözlemleyebildiğim kadarıyla 3-4 tür balık var. Kasna, Gördek, Dere Kaya balığı, ayrıca Yiğitler çayı üzerinde az sayıda Alabalık(Çiftlik kaçkını). Bu türlerin hiçbiri bu sularda tehlike altında değil gibi görünüyor. Geçen yılın yavrularından gördüğüm kadarıyla sayıları epey kalabalık. Doğal avcıları fazla yok. Su kaplumbağaları ve Yengeçler dışında tehtid oluşturabilecek canlı gözlemlemedim. Özellikle nehrin göletleştiği bölgelerde yavruları gözlemlemek mümkün oluyor.

Kasna daha çok bu bölgedeki Çayların ana gövdesi olan Nif Çayına birleşim noktalarında mevcut, fazla yukarı çıkmıyor. Yiğitler deresi su kalitesi olarak en iyi ve debisi en yükske çay olarak görünse de bu yılki popülasyon oldukça düşük gibi göründü. 1 tane 23 cm Alabalık ve 1 adet 20 cm Gördek dışında 3 saatlik canlı yemli atışlarımız sonuç vermedi. Aşağı bölgede bir göletten 4 tane Kasna aldım ancak hepsi çok küçük olmasıyla iade oldular. 5. vuruş hiç gelmedi muhtemelen geçen yılın yavrularından kalanlardı.

Öğleden sonra Bağyurdu çayının düşük debili acı halini gördükten sonra bazı noktalardaki 10-22 cm arası yaklaşık 40-45 Gördek çektik, iğnelerden yüksek hasarlı şekilde aldığımız 13 Gördek bizimle kaldı. %90'ının erkek olmasına çok şaşırdım. Sanırım dişiler büyük çaydan yukarı doğru henüz gelmediler.

Kiraz ve Şeftali bahçeleri içinden geçen Bağyurdu çayı üzerinde malesef ki arazi sahiplerinin çayın daraldığı noktalara kurduğu tırıvırıları gördük. Yanımdaki abi her ne kadar elleme bırak dese bile dayanamayıp sudan çıkarttım ve bıçağımla parçaladım. Muhtemelen her gün bunların doluluğunu kontrol ediyorlardı. 4 tane ağ üzerinde onlarca balık bulduk. Çoğu çok küçüktü, yaşayanları suya bıraktık, içlerinden 1 tane büyük Gördek bizimle kaldı. 3 tane büyük dişi ise iade edildi. Çok yorgun olmasam ağları taşıyıp çöpe atacaktım lakin yükümüz ağır yolumuz uzaktı. Mevsim itibarı ile suların iyice azalıp bu ağların Yengeçler kaplumbağalar içinde ölüm tuzağı olduğunu biliyorum.

Malesef bu tip çaylarda suya düşme tehlikesi yüksek olduğundan yanımıza telefonları almadık. Fotoğraf çekmek akşam balıkları pişirdikten sonra aklıma geldi. Tabaktada çekmek istemedim.

Nisan gelmeden çevredeki diğer çaylarıda gezip avlanma planmız var.
Sırada Ören ve Armutlu çayları var. Bu çaylar üzerinde son yıllarda özellikle Yatar balık (Gobio gobio) popülasyonu oldukça artmış. Dibe batan her türlü yemle bu balığı çekmek mümkün oluyor. Avcılığı Kasna/Eğrez gibi değil ancak farklı bir zevk veriyor. Su üzerinde sıçramaları yok ancak tasmayı alıp seyirtmesi oldukça ilginç bir deneyim sunuyor. Bu bölgede doğal kamışların ucuna 3 metre misina ve 1 iğne takan herkes bunu avlamaya koşuyor. Serpme ağ kullananlardan pek kaçışı olan bir tür değil. Kaya altlarına kaçarsa ne ala... Umarım bu yıl bize de 5-10 tane büyük Gobio takılır ve kayfini yaşarız. Etide beklenenden çok daha lezzetli oluyor. Tatlı su Barbunu diyebilirim.

 

inceleme niteliğinde olmuş,

yemek eşliğinde zevkle okudum, teşekkür ederim.

balık türlerini de bu kadar iyi tanımanız kayda değer.

 

Eğer bu yıl biraz daha yağmur yağmazsa ve kuraklık devam ederse muhtemelen bu tip inceleme ve av yapılacak yer kalmayacak gibi duruyor. Malesef bu bölgedeki akarsuların bağlandığı ana kol olan Nif çayının durumu kirlilik sebebi ile içler acısı olduğundan oralardan balık yenilmiyor. Temiz olan üst kollarda da kuraklık ve sulama amaçlı gizli pompalar sayesinde hayat kalmayacak.

Eğer böyle giderse kuraklık dönemlerinde su birikintilerinde kalan yavruları serpme ağ atıp nehrin aşağı bölümlerine taşıyacağım. En azından birkaç yüz yavrunun hayatını kurtarırsak birdahaki yıllarda popülasyon sıkıntısı yaşanmamış olur.

Benim gezdiğim Bağyurdu çayı üzerinde gördüğüm kadarıyla 4 tane yapay beton bent var. Bunların önünde ve altında göletler var. Eğer su akışı durursa bentin üstünde kalan tüm popülasyon kuraklığın insafına kalır. Elbette bunu gören pek çok bohçacı ve insafsız ilkel yöntemlerle balığın kökünü kurutur. Eğer çayın üst bölümünde canlılar tükenirse yeni balık bir daha bentten yukarı çıkamaz. Sırf şelale görünümü olsun diye yapılan bu yerler doğayı oldukça kötü etkiliyor. Şimdilik benim gözlemlediğim milyonlarca yavru var. Elbette bunlardan sadece bir miktarı erişkinliğe ulaşacak. Gelecekte avlanmak istiyorsak onları korumamız gerekiyor.