Tarih: 10/10/2015 Yer : Şakran Derinlik : 35 metreler Biraz kafa dağıtmak, biraz moral bulmak istiyordum. Avdaşımla balık üzerine konuşuyor bu hafta ne yapalım diye düşünüyorduk. Onun niyeti, Bademli taraflarında bir tekne avı yapmaktı. Bademlideki tekne sahiplerini cuma gece aradığımızdan boş tekne bulamıyorduk. En son pekte istekli olmayarak Şakran'dan şansımızı denedik ve bir tekne bulmuştuk. Şakran genelde pek av vermeyen bir bölge. Zamanında biraz palamut, biraz ada izmariti yapan, çok seyrek karagöz, mercan gibi balıklara rastlanan denizi pek güven vermeyen aniden kötü bozan bir muhit. Lakin karada kalmak istimiyordum. Levrek denemesi de yapabilirdim ama hem bişeyler tutup morallenmek, hemde denize çıkıp, karanın güvensizliğinden uzaklaşmak istiyordum belki de! Kararımızı verdik ve saat 16:30'da sözleştik. 16:00 civarları ilçedeki malzemecideydik. Orada avdaşım sayesinde 1,5 saatten fazla oyalanınca tekneye anca 17:45 civarı binebilmiştik. Hedefimiz dip balıklarıydı ama ben iri kolyoz ve istavrite bile razıydım. Av sonunda gopese mum oldum ya neyse. Tekneyle avlanacağımız muhite geldik. 10 kadar tekne belli bir yerde toplanmıştı. Belli ki bişey vardı!!! Bizde selamlaşıp, o muhitte durduk. 3'lü takımları aşağı indirir indirmez ilk balığı avdaşım yakaladı. Güzel bir karagöz. Yoksa, iyi bir av mı yapacaktık, umut veren bir başlangıçtı. 3 dakika olmadan daha küçüğünü tekneci çekti. Yemimiz, mamun, sardalya, sülünez. Bende tık yok, değen yok. Teknenin bu tarafına attınız beni diye gider yapıyorum ama kimsenin umrunda değil. Takım aynı takım, yem aynı yem. Sonra balık kesiyor, çok yaptı ya, kessin artık. Avlakta kalan son 2 birey de bittiğinden öylece boş boş bekliyoruz. Keyifli başlayan av, can sıkıcı bir hal alıyor, güneş kaybolurken yerine kasvetli bir karanlık, karanlığı delen tekne ışılları kalıyor. Karşı teknede 3 kişi var. 23-24 yaşlarında bir kız, babası ve amcasıyla bir avlanıyor. Ben o tarafa dönük olduığumdan onların ne tuttuklarını da kesiyorum. Saat 20:00 civarları; Kız : Çekemiyorummm. Babaaaaaa....! Baba, kızına yardım ediyor. Oltanın ucunda belli ki güçlü bişey var. Ahtapottur diyoruz kendi aramızda. Diğer teknelerden ahtapot mu diye soruyorlar. Yardıma amcası da geliyor, 3 kişi bişeyler çekiyorlar, ne çıkacak diye herkes onlara kilitlenmiş durumda, nefes almıyoruz adeta. Bayağı bir yukarı çekişten sonra olta kopuyor. Bu ahtapot değildir derken, çevre teknelerden yorumlar yükseliyor: - Vatozdur o, vatoz. Bence de vatozdu büyük ihtimal. Ahtapot ilk yerden kaldırırken çok zorlar sonra ağırca da olsa gelmesi lazımdı. Bu her aşamada çok güçlüydü. Kız annesini arıyor. - Annneeee, biraz önce bişey tuttum varyaaaa, 3 kişi çekemedik, oltam koptu. Bizde daha tık yok, kimi arayacan da, ne söyleyecen. 2 saat kadar vuruş almadan saksı gibi teknede oturuyorum. Dayanamayıp, canıma tak ettiğinden abi sende tek iğneli takım varmı diyorum. - Ne yapacan? - İstavrit, kolyoz bakayım bari, valla vuruş alamadım daha psikolojim bozuldu. Kaptan bende var, vereyim diyor. Ne tek iğneli kolyoz takımı ama, palamuta atacaz sanki. Bayağı irice, zokalı bir iğne. - Palamut çıkıyor mu? - Dün aldık bi tane. - İyi bari. Attığım zokalı iğneye bile dokunan yok. Çıldıracam.... Kız gene naralanıyor. - Amcaaaa, çekemiyorummmm..... - Ben : Fesuphanallah.....!!!! Avdaşım ara gazını ihmal etmiyor. - Kız kadar olamadık. Ben gene bi karagöz tuttum. - Sessizim... Avdaşım yanıma 2. takımını da kuruyor. - Ara ara, sen buna da bakarsın. Ben kendi oltama bakmıyorum ki, nasıl olsa dokunan yok, resmen deniz tarafından dışlanmışlık hissediyorum. Kız zor bela balığı çekiyor. Kocaman bir istavrit. Hemen annesini arıyor. - Anneee, bir istavrit tuttum kocaman, amcamla zor çektik. - Ben: Allah'ım beni teste tabi tutuyorsan, birazdan su koyacam. Kaldıramayacağım yükler yükleme yarabbim. Neyseki yağmurun çiselemesiyle tekneler dağılıyorlar. Avın veriminden dolayı saatler ilerledikçe iğne boylarını küçülttüğümden ard arda gopesleri yakalıyorum. Sen özel olarak geçen hafta gopese gidermisin? Al sana gopes. Tekneden bir sürü gopes tutuyorum isteksizce. En son avdaşımın yanıma koyduğu takımı toplayıp gitmeye karar veriyoruz. Avdaşım: Bunda balık var. Tuttuklarımızdan iri bir şey olduğu belli. Gelen, eşkina. Genelde sürü gezdiğini bildiğimiz için iri iğnelere dönüp 1 saat kadar daha deniyoruz, gelen giden olmayınca, daha da zorlamayarak gece yarısı 01:00 gibi avı bırakıyoruz. İstediğim stresi atamayıp, üzerine stres yüklenerek yeni hayallerle haftayı noktalıyoruz. Daha güzel avlarınız olsun.
Aynı benim son avım olmuş. Gopezlerle bırakma yapmayı deniyormusun? Ben geçen denedim her seferinde balık piranalar tarafından yenmiş gibi sadece iskelet halinde geldi.
Gopeslerle bırakma yapmayı denemiyorum. Genelde küçük teknelerle ava gidiyoruz. 3-4 kişi olta salıyor. Gopesi bırakma yapacak şartlar olmuyor. Kendi teknem olsa dip sırtısı falan denerim mutlaka. Açıkçası faydasından çok zararı olacak diye düşündüğümden el teknesiyle 3-4 kişiyle avlanırken yapmıyorum. Lakin gopesi yem olarak, lüfer hedeflerken belli avlaklarda fleto olarak kullanıyoruz. Sizin bırakmanız da küçük balıklar tarafından didiklenerek tüketilmiş. Ölümcül yaralar vermişsiniz bırakma yaparken. Özensiz bir bırakma olmuş. Bizde lüfer avlarken bazen erkek mercanları özensizce zokaya takıp, bırakma yapıyoruz. Çoğu kez sizin dediğiniz şekilde gelse de bazen lüferle birde geldiği oluyor ama avlak bilmek gerek biraz.
Sen benden iyisin yine. Dün 4 olta açtım. Sabah sekizden akşam altıya kadar bir vuruş bile alamadım. Önceki günler hiç olmazsa siraz, bekir gelirdi, tek tükte olsa. Yahut kaçırdığım sazanlar olurdu. İlk kez ekibe iştirak eden Muharrem hocamın hoca arkadaşı yol dönüşünde ikide bir "yani sen şimdi birşey tutamadın mı?" diye diye bıyık altından gülüp dalgasını geçti bol bol. Güzel anlatımlı, keyifli raporlara devam. Gönlünce balıkavların da olur inşallah abimiz. Selamlar.
Siz avdan keyif almasanız da ben raporunuzu keyifle okudum Elinize sağlık, bir daha ki sefere rastgele. Eşkina da ne kadar açık renkli öyle.
Yanlış anlamayın ama daha önce rapor okurken ben böyle güldüğümü hatırlamıyorum gözlerimden yaş geldi. O anları ne kadar güzel yorumlamışsınız belkide çoğumuzun başına gelipte dillendiremediği cümleler olaya bakış açınız bir harika bundan sonraki bütün raporlarınızı takip edeceğim balık olmasada
Rastgele volkan kardeş.raporunu okudum bir an dünkü balık avım aklıma geldi.aynı ben(dün ,sabah ezanında abimle tasucu limanından çıktım,ilk barukudaya sırtıya çıkalım dedim tık yok.yolda palamuta tüğ çektik abim üç tane aldı bende tık yok. mereya geldik yemliye başladık ki bolon takımı aşağıya indirmiyor.akşama kadar gezdik abim yiyecek balığını yakaladı.akşam oldu benim kovada 10 tane balık var) dönüş yolunda yine tüğle palamuta sırtı çekiyoruz teknemizin hızı 5.8-6 mil.abimin takımına balık vurdu ,hemen motoru rolantiye aldım,bi baktım vuran palamut değil barukuda) 6 mil hızla giderken nasıl vurdun kısmet işte. yolumuzun üzerindeki mereda yine sırtı çektik ama dokunan olmadı. bazen olmazsa olmuyor)avlarıyın devamını dilerim.
:laughing: Hocamın arkadaşı için keyifli bir gün olmuş belli ki Nuri abim. Sana takıldığına göre diğerleri bişeyler tutmuş gibi bir anlam çıkardım. Umarım senin de şansın döner, güzel avların olur inşallah. Keyif aldığınıza sevindim. Daja güzel avlar sizlerin olsun. Eşkina gerçekten çok beyazdı. Süt gibi çok yakışıklı balıktı. Beğendiğinize çok sevindim. Elbet herkesin böylesi hayal kırıklığı avları oluyor. Daha güzel avlar hepimize nasip olsun. Beğendiğinize sevindim, teşekkürler. Daha güzel avlar hepimize nasip olsun. Balığa gidememekten iyidir tabi Roy. Sende en yakın zamanda balığa gidip, en güzelini kıyalatırsın umarım. Şahsi olarak benim gibi olsa da en azından 3 palamut, 1 baraküda güzel bir görsel haz vermiştir gene de. Tabi sana denk gelmemesi hafif burukluk verse de. İlerki avlara umut vermiştir size. Bir sonraki avda şans sizden yana olsun inşallah.
Dur bir nasipsizlik hikayesi de ben anlatayım sen haline şükret abi Pazar sabah suyu için özkanla hem baracuda hemde kalamara gidelim dedik, senle gittiğimiz kuşadasındaki mera var aklımızda, saat 4.30 gibi gideceğimiz yere bir vardık kapılar kapalı içerde tadilat varmış güvenlik içeriye almıyor, bir sürü dil döktük ama nafile... Sonra yakınlardaki iki tane limanı haritadan buluyoruz yine kapı duvar, adamlar almıyorlar içeriye. Geçenlerde bir abinin lambuka yakaladığı yeri buluştuk haritadan bari oraya gidelim dedik.. meğer orası da bir sitenin bahçesiymiş yine tabi ki almadılar bizi içeriye... En son biraz uzaklarda bir balıkçı barınağı bulduk haritadan biz oraya gidene kadar tan vakti gelmişti, üç beş atıştan sonra hava aydınlandı, üç beş atış daha yapıp söylene söylene geri döndük Anlayacağın toplam 10-15 atış için 250 km yol yaptık abi... Şimdi kendini daha iyi hissediyor musun
Kalamara demek? Buna çok şaşırdım işte. Sizle gittiğimizde bayağı kalamar vardı orada. Kapalı olması üzücü olmuş. Diğer yerlerinde kapalı olması üzücü olmuş. Bayağı yol ve yıkıcı bir deneyim. Sizinkisi tam hayal kırıklığı. Kendimi hiç kötü hissetmedim aslen ama kızın durmadan mücadele etmesi canımı çok sıkmıştı. Daha güzel avlarınız olsun. Ben izine çıktım bu hafta ama Bergamaya gidemiyoruz. Oğlanın okul durumundan ötürü. Artık İzmirden bi yerleri kıllatacam ama hayırlısı artık. Ne avmış oku oku bitmedi, bi de güzel bişey yakalasan kaç sayfa yazacaksın. hihi hihi hihi Gibisinden bir yorum gibi... Nice güzel avlar sizlere dilerim.