Gelibolu...

Konu, 'Makaleler' kısmında Talip Girgin tarafından paylaşıldı.

  1. Talip Girgin

    Talip Girgin Talip Girgin

    Yaş:
    62
    Mesajlar:
    465
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Olta takımı
    Favori Makine:
    Önemsiz birşey
    En İyi Avı:
    Kalkan 14 kg
    [​IMG]
    Sağanak halinde yağan yağmur arada bir durup dinlenip tekrar yağıyordu. Hava kapalı, güneş bulutların arkasına gizlenmişti. Elimde fotoğraf makinesi ile bu güzide kentin günümüze dek ayakta kalan tarihi eserlerini ve çehresini resimliyordum. Küçük tekneler kuvvetli poyrazdan dolayı balığa çıkamamış; iki küçük limanda birbiriyle bayrak yarıştırıyorlardı!
    İyot kokusunun arasından çay kaşıklarının çınçınası geldi kulağıma. Hemen hemen çoğunluğunun yaş ortalaması ellinin üzerinde olan İhtiyar delikanlılar, meydan da Atatürk büstünün hemen yanındaki belediye çay bahçesindeki kameriyelerden birinin altında koyu bir sohbet içindeydiler. Kimisi çayını şekersiz içerken kimisi dört şekerli içiyordu. Hemen her kameriyenin altı doluydu. Bazı ihtiyarlar gölgede dururken bazıları bulutların arasından arada bir gülen güneşi yakalamak için ellerinde sandalye adeta “tıp” oyunu oynuyorlardı!
    Ünlü dedektif Şherlock Holmes edasıyla çay bahçesinden içeriye giriş yaptım. Bazı masalardaki ihtiyarlar ile göz göze geldiğimizde kendilerine selam verdim ve akabinde bana “Aleykümselâm” diye karşılık verdiler. Bahçede gül ağırlıklı çeşit çeşit çiçeklerin arasından yürüyerek kahvenin içine girip tanıdık (!) var mı diye şöyle bir baktım.
    İnsanların meraklı bakışları... “Hayırdır abi birine mi baktın” demelerine ramak varken geri döndüm ve bahçedeki Atatürk büstünün hemen arkasındaki ağacın altına oturdum. Uzaktaki garsona işaret ederek bir çay istedim.
    Kocaman çay bahçesinde bir muhabbet uğultusu vardı. Kulağında kulaklığı olanlar olmayanlar yüksek sesle muhabbet ediyorlardı. Garson; Ahmet aga’yı, Mehmet ağayı, Hasan, Hüseyin abi’yi, Veli efendiyi, Bankacı Rıza beyi, Emekli Albay Cihangir komutanı, Cafer kaptanı, balıkçı Osman’ı, Tombalacı Şakir’i, yankesici Bekir’i, bu kentin dilencisini, hapçısını, tinercisini, cepçisini hepsini tanıyor daha girişte onları analiz testinden geçirip hak ettikleri muamele ile karşılıyordu!
    Özellikle benim gibi bu kentin yabancısı olduğunu belli etmemeye çalışan insanlar için ocakçısıyla “bu adam yabancı istediğin iddiaya varım” diyecek kadar iddialı biriydi!
    - Abi sen nerelisin?
    - İstanbulluyum!
    - Hoş geldin ağabey ben demiştim Ömer abime! (Ocakçı)
    Uzaklaşırken, gözünden hiçbir şey kaçmayan yurdum insanının arkasından tebessüm ettim.
    &&&
    Sundurma altında bastonunun sapına çenesini dayamış, elleriyle bastonunu orta yerinden tutmuş uyuyan bir ihtiyar gördüm. Resmini çekmeyi çok istedim ama utandım çekemedim. Çünkü o bastonun üzerinde Canlı bir tarih yatıyordu.
    Nerden bakarsan bak 85-90 yaşlarındaydı. Muhtemelen Çanakkale harbini görememiş ama Cumhuriyetin kuruluşunu ve Mustafa Kemal Atatürk’ü görmüş olma ihtimali olan biriydi. İhtiyarın kendiliğinden uyanıp, Gelibolu ve Çanakkale hakkında bana bir iki anısını anlatması için fırsat kolluyor pür dikkat onu seyrediyordum.
    Birden kulaklarıma gelen ses ile irkildim. Yaşlı çınar “ben seni duydum” dedi! Şaka mı bu? Etrafıma baktım herkes, her şey olağan haliyle cereyan ediyordu.
    Gözlerini açmadan benimle konuşan ihtiyar; “Hey oğul biliyorum yabancısın ve her tarafa merakla bakıp bu kenti ve tarihini öğrenmek istiyorsun... Öyleyse dinle;
    - “İngilizler ve Fransızlar; Çanakkale’deki Türk savunmasını ve askerini sadece matematiksel ölçülere vurup, onun yüksek manevi gücünü görmezlikten gelerek, büyük bir hesap hatasına düştüler ve sonunda, önce denizde, sonra da karada hiç de beklemedikleri amansız cevabı aldılar. Böylece onlar, zaferi Boğaz’da, Türk top ve mayınlarına; karada, Türk süngüsüne bırakarak çekilip gittiler.”
    Kısacası:
    Geldiler... Toprağı için canını veren yurtseverleri; düşmanının ölüsüne sahip çıkan yüce bir milleti... Gördüler...
    Mustafa Kemal Atatürk gibi bir komutana ve toprağını savunmak için ölümüne koşan insanlara yenildiler, boyun eğdiler ve...
    Gittiler...
    Çanakkale’yi buradan (!) asla geçemediler...
    Birden telefonum çaldı. Arayan Turgay Sezgin kardeşimdi. "Abi neredesin" diye sormuş; bende meydandaki çay bahçesinde olduğumu söylemiştim. Bana "hemen geliyorum abi" demişti.
    Telefonumu kapattıktan sonra, İhtiyarın olduğu yere baktım. İhtiyarın oturduğu sandalye boştu!
    Garsona; “burada senin yolunun üzerinde; çenesini bastonuna dayamış uyuyan bir ihtiyar vardı.. Nereye gitti o?” Dedim.
    Garson: “İhtiyar mı? Nerede? Ben görmedim abi!
    Haydaaa...
    Ben rüya mı gördüm?
    Kaybettim onu!
    Sağa sola koşturup etrafa göz gezdirdim.
    İhtiyar sır oldu gitti...
     
  2. Vedat Abayoğlu

    Vedat Abayoğlu Vedat Abayoglu

    Yaş:
    76
    Mesajlar:
    7.065
    Şehir:
    Canakkale
    Favori Kamış:
    Shimano Game ARC
    Favori Makine:
    Okuma V system
    En İyi Avı:
    Sarıkuyruk
    Ne güzelde yazmışsın,daldım gittim

    Sevgiler
     
  3. orhan kucukbicmen

    orhan kucukbicmen Orhan Kucukbicmen

    Yaş:
    74
    Mesajlar:
    5.555
    Şehir:
    Sivrice/Çanakkale
    Favori Kamış:
    El ile balık avlarım, bu şekilde avlandığım için çok mutluyum.
    Favori Makine:
    penn
    En İyi Avı:
    32 kilo Akdeniz kılıcı.
    Çok güzel.:) :) :) Sen ermişin zaten sevgili Talip kardeşim.:) :) :)
    Uzun zamandan beri görüşemedik, bu arada bilgisayarı tamir ettirdim, bu taraflara gelirsen bekliyoruz, sevgiler, selamlar hoşça kal.:) :) :)
     
  4. Talip Girgin

    Talip Girgin Talip Girgin

    Yaş:
    62
    Mesajlar:
    465
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Olta takımı
    Favori Makine:
    Önemsiz birşey
    En İyi Avı:
    Kalkan 14 kg
    Beğendiğine sevindim Vedat ağabey... İnsanoğlu daha neler ile karşılaşacak hiç belli değil. Bizim (!) her geçen günün kıymeti bir önceki günden daha değerli olurken, insanoğlu kendi değerlerine sahip çıkmakta birönceki günden daha gevşek (!) oluyor. İşte, aramızda yaşayan bu ermişler bize bazen sinyal çakar! Tabi anlayan anlar, anlamayan öylece bakar. Tüm Sivriceye selam ve sevgilerimi gönderiyorum. Görüşmek üzere Saygılar....

    Çok teşekkür ederim Orhan ağabey. Haklısın bir çok yere eriyorum. :)) Sizin yanınızdan geldikten sonra Güneydoğu'ya (Gaziantep) gittik. Halen hareket halindeyim. Şu an hafta sonuna kadar çoluk çocuk Geliboludayız. Daha sonra durum ne gösterir bilemeyiz :) Tekrar görüşmek umudu ile Ursula yengemize ve Sivricedeki sevgili dostlarımıza selamlar...