Emirganda sıradan bir gün.. Herkes kıraça alıyor.. Ben yine kıraça gelmesin diye çinekop çaparisine talim ediyorum.. Herkesin dolu çektiği ortamda ben boş çektikçe tuhaf bakışlara maruz kalıyorum.. "Yahu dibimize haybecinin biri geldi, biz kovaları doldururken o akşama kadar attı çekti bir halt tutamadı" diyorlar muhtemelen.. Moral bozukluğuyla oltayı toplayıp ilerliyorum.. Çaycı dededen sıcak bir çay, yanına bisküvi.. Madem o kadar geldik en azından bir çay keyfi yapalım şurada.. Ardından enerji geliyor, "hadi bir daha" diyorum kendi kendime.. Bu kez yeni insanların yanında yeniden atıp çekmeye devam.. 2 tane 14 cm'lik yetişkin istavrit alınca keyfim yerine geliyor.. Evet bu bölgeden ekmek çıkar bana.. Ve ardından oltaya bir şey asılıyor.. Çöp mü geliyor, su mu basıyor, kim bilir? Hooop alıyorum dışarı, herkes soruyor "çinekop mu" diye.. Hayır bu bildiğimiz eşek istavriti.. Hem de ne eşek.. Hem tombul, hem de 21.5 cm Ardından bir de tirsi geliyor, keyfime keyif katıyor.. Daha güzelleri sizlere rast gelsin dostlar.. (normal istavrit 14 cm, büyük istavrit 21.5 cm, tirsiyi ölçmedim, çapari fotoğraftaki büyük olan 5 numara iğneli , kurşun 200 gram)
Teşekkürler dostum Can. Boş atıp çektiklerimin karşılığını sonunda aldım. Böyle nadir rastlanan balıkları tutmak, bol bulunan balığı kova kova tutmaktan daha zevkli oluyor. Birkaç ay önce spinle tuttuğun lüferde aynı duyguyu yaşamışsındır. (ki surf setle bile sarıkanattan yukarısını tutabilene rastlamadım)
O balıktan öncesinde o balıkla bile kıyaslanamayacak bir boyutta olan kocaman bir şey kaçırdıydım. Bunlar bana sonbaharda her cuma okul çıkışı daha balık yok diyenlere inat zaman zaman soğukta yorulmadan atçeklerimin karşılıydı. Artsın azalmasın ne diyeyim
Daha nice nice lüferler kofanalar görürsün dostum, buna inanıyorum. Dişli sezonunda yanımdaki kişiye kocaman bir kırlangıç gelince anladım ki deniz sürprizlerle dolu. Azimle arayışa devam.
Tebrikler Engin. Senin yaşadığın duyguyu yakınen bilirim. Seninki bilinçli bir tercih meselesi. Ben artık gülüp geçiyorum. Birgün avdan dönüyoruz, bizim hedeflediğimiz tek balık yok. Yolda bi bey soruyor? Ne oldu tutamadınız mı? Yok beya, tutamadık. Millet 5 lt.'lik bidonları dolduruyor, diyor arkadaş. Cevap : Onlar küçük.
Çok teşekkürler. İstanbulda haliç tarafında çok eşek çıkıyor, ama boğazda böylesine ilk defa rastladım. Heralde bir daha da rastlamam zor. Yine de kısmet belli olmaz. Benim de çok sık yaşadığım diyalog şudur: +Aaa niye atıyorsun onları? -Bunlar çok küçük, acıyorum ben bunlara.. +Atacaksan bana ver ben yerim. -Abi hayvan yaşasın diye atıyorum.. Sana verecek olduktan sonra ben de yerdim.