arkadaşlar aslında bunu kimseyle paylaşmak istemiyordum ama dayanamadım sizlerle bu yeni keşfimi paylaşıcam 100/100 sonuç veriyor. geçen yıl alabalığın yoğun olduğu bir dereye avlanmaya gitmiştim yem olarak solucan ve meps ile avlandım sonuç 6-7 saatte 3 tane bir karış boyunda balık tuttum geri dönüyordum dere üzerine kurulu bir balık yetiştirme çiftliğinin yakınından geçerken bu balıklar yetersiz 2 kilo balık alayımda elim boş dönmeyeyim dedim çiftliğe vardım 2 kkilo balık istedim görevli arkadaş tamam dedi eline kepçe aldı bir poşette alabalık yemi aldı gel dedi doğruca havuzun başına gittik ben kepçeyle zor olcak diye düşünürken bir avuç yem attı havuza bir anda ayaklarımızın dibi balık doldu kepçeyi daldırdı kepçe balık doldu işte o anda aklıma geldi dedim bu balıklar bu yeme bayılıyor zaten deredeki balıklarda burdan kaçan balıklar yemi tanırlar dedim o gün 2 kilo balık ve 2 kiloda alabalık yemi aldım ama o gün avlanmaya vakit kalmamıştı başka zaman gelir denerim dedim eve gidince baktım yem iğneye geçince dağılıyor bende un haline getirdim biraz un karıtırdım konserve balık kutusundaki yağı içine döktüm birazda su katı bir hamur yaptım ilk fırsatta avlağıma vardım şamandralı oltama 9 numara iğne kullanıyorum yemi taktım ilk atışta yaklaşık bir karış alabalığı karaya aldım yaklaşık 2 saat içinde 10 tane alabalık tuttum yasak olduğu için 10 adetten fazlasını nasıl olsa benimsiniz diyerek 6-7 tanede suya geri saldım
ve ayrıca oltayı attığım bölgeye birazda alabalık yemi attım denemenizi tavsiye ederim 100/100 sonuç alırsınız tabi benim yemim gök alabalık için geçerli diğer alabalık türlerinde nasıl sonuç verir bilemem
Nuri bey, Küçük hatırlatmanızın özü nedir,arkadaş yanlışmı yapmış yokmu böyle bir avlanma modeli ? ?,yoksa önemli olan arkadaşın limite gelince durmasımı ?
Biz yıllardır bu yöntemi kullanıyoruz. Sır gibi saklamanıza gerek yoktu. Hatta pelet yem yerine balık unu kullanırsanız daha da verimli olacaktır İçine fıstık ezmesi, vanilya gibi cezbediciler ekleyebilirsiniz. Yumurta akını unutmayın yemininizin lastik gibi uzamasına ve iğnenizde daha uzun kalmasına sebep olacaktır. Bir püf nokta daha ilave edeyim. Bunu bence denemeyen varsa mutlaka denesin. Hamuru yaparken tam kıvama gelmeye yakın içine pamuk ilave edin. pamuğun beyazı görünmeyene kadar yoğurmaya devam edin. Sonrasında yeminiz liflere sahip olacağından kancada çok daha uzun kalacaktır. Tek bir yemle defalarca balık alabilirsiniz. Bu arada bu sistemi akarsularda kullanmak 2/2 Tebliğe aykırı. Göllerde alabalık avında kullanabilirsiniz. 10 balıktan 6-7 tanesini geri salmışsanız bahsettiğiniz balık kırmızı benekli. Maalesef ki türü tehlike altında. Fakat amatöre yasak Ticari balıkçıya limitsiz açık... Takdir sizin.
NEşat bey, Kırmızı ile yazılanları bir daha okur musunuz? Akarsuda alabalık yemi için sadece yapay yem kullanılabileceğini, doğal ya da mamul yem kullanılmasının yasak olduğunu anlatıyor. Solucan, palet yem, ekmek içi, çekirge, kutçuk vs ile Akarsuda alabalık (her türü için geçerli) avlamak yasaktır.
alabalık için akarsuda yaygın olan mepps veya fly avcılıgı nı deneyiniz..kırmızı benekli alaları salınız..onlar akarsuların en güzel canlılarıdır.. http://www.ntvmsnbc.com/id/24995154/
bencede sir gibi saklancak bir yöntem degil. biz bu yöntemi manavgat cayinda her defasinda yapiyoruz ki bunu burada herkez bilir.
bende bu yöntem ile çok balık yakaladım ama akarsuda yada çayda değil yamula barajında ben hamura ilave olarak birde balıkların dikkatini çekmesi açısından sim tavsiye ediyorum . çiçekcilerde kırtasiyelerde rahatlıkla bulabilirsiniz . rastgele
Arkadaşlar sanırım bende bir sıkıntı var. Bir amatör balıkçı hele de ala tutkunuysa bu balığı yakalamanın keyfi ve sportif amaçlı ruha uygunluğu ancak at çek yöntemiyle gerçekleşir. Ben akarsuya gideceğim de amacım alabalık yakalamak olacak ta yemle şamandırayla uğraşacağım. 10 tane değil 20 tane yakalayacağımı bilsem atçekten vazgeçmem. Tatlı suların padişahı alabalık hakettiği takımlarla hakettiği şekilde avlanmayı fazlasıyla hakediyor bence...O padişahın bir kafa atışı o anı oltanda bir kez hissetmek yemle yakalayacağım 20 balıktan daha değerlidir. Ben mücadeleyi seviyorum arkadaş, o balıkla o an başbaşa kalmayı ve onun oltadan kurtulmak için sarfettiği çabaya şahid olmayı seviyorum, suyun üzerine çıkıp taklalar atmasını seviyorum...Ben sazan yakaladığım takımla ala yakalayamam... Kendimi alaya karşı suçlu hissederim. Hatta hatta ben turna yakaladığım takımla bile ala yakalamam. Alabalık bambaşka bir tutku bilen bilir. Benim gibi düşünen insanlar ne demek istediğimi gayet iyi anlamışlardır.
Kubilay kardeşim, Bana yazacak bir şey bırakmamışsın ki yorum yapayım. Eline sağlık. Yine de bir şeyler yazdım. Benzetmelerimiz bile örtüşüyor. Alabalıklara her hangi bir balık muamelesi yapılmasından ben de hiç hazetmem. Ayrıca bilirim ve her daim savunurum ki; hiç bir doğal alabalık bir kez yakalanacak kadar değersiz değildir. Aynı pencereden bakıyor, aynı şeyleri görüp, onları görmekten de büyük keyif alıyoruz. :thumb: RASTGELSİN.
Okurken inanılmaz keyif aldım böyle bir yorum çıkacağını bildiğim için özellikle yorum yapmanı istedim zaten... Bu tutkuyu sonraki nesillere aktarabilmemiz için siz değerli büyüklerimizin bu şekilde yorumları bizler için paha biçilemez değerdedir. Birileri yazdıklarımızdan kendince bir şeyler çıkarabiliyorsa ne mutlu bizlere...
Vakti zamanında, adamın biri, elindeki dev bir elması parçalatmak için, kuyumcu kuyumcu gezmiş.Hepsi sözbirliği etmişçesine, " ben bunu parçalayamam" demişler. Nihayetinde, bir kuyumcu, adamın ısrarı karşısında, çırağına seslenip: "Evlat al şu elması parçala" demiş... Çırak evirmiş, çevirmiş, bir noktadan vurmuş ve elmas adamın istediği parçalara bölünmüş. Elmas'ın sahibi, kuyumcu ustasının eline sarılıp öpmek için hamle yapınca, kuyumcu elini çekmiş. Elmas sahibi: "Sen ne büyük ustasın ki onlarca kuyumcu ustasının parçalayamam dediği elması, senin çırağın parçalayabildi, ver ne olur öpeyim ellerini" deyince, kuyumcu ustası: "Ben de parçalayamazdım o Elması..." der... "E ama çırağın.." diye devam edecekkken elmas sahibi, kuyumcu ustası sözünü keser: "Diğer ustalar da en az benim kadar iyidirler...Parçalaymam derken, beceremediklerinden değil, değerini bilip kıyamadıklarındandır.Çırak için ise bu elmas,sadece taştır" der...
Tarık abim, alabalıklarla ilgili anlayışını saygıyla karşılamakla birlikte "hiç bir doğal alabalık bir kez yakalanacak kadar değersiz değildir." sözünü biraz detaylandırmanı isteyeceğim. Bu sözden kasıt nedir, bir-iki cümle ile bahseder misin rica etsem?
Bir hikaye anlatmaya çalıştığım olayı bu kadar iyi anlatabilirdi. Hani cuk oturmuş derler ya tam anlamıyla bu hikaye cuk oturmuş. Aşık olduğum bu balığın değeri ancak böyle bir hikayeyle taçlandırılabilirdi ellerine sağlık...
Nuri kardeşim, Aslında net bir cümle. Bence detaya gerek yok ama madem istedin, vardır bir bildiğin deyip kısaca açıklayayım. En başta belirteyim. Aman yanlış anlaşılmasın. Limit ve kurallara uyarak avda elde edilen her doğal ala avlayanın tasarrufu ile istenildiğinde tabii ki afiyetle tüketilmelidir. Mesela ben o muhteşem lezzete bayılıyorum. "Hiç bir doğal alabalık bir kez yakalanacak kadar değersiz değildir." Çünkü; doğal alabalıklarımız benim nazarımda bir prorein kaynağı olmaktan öte, bir sevdadır. Ne yazık ki düşmanı bolca olan, üzerinde müthiş bir baskı olup, parmak kadarken bile ilaç nitelikli olduğı var sayılarak hoyratça tüketilen tek balık türüdür. Ele geçen her doğal ala (boy limitleri üzerinde olsa dahi) tüketilmemelidir. Ele geçerken hayati bir yara almamış ve ihtiyaç fazlasıysa suyuna iade edilmeli, tekrar avlanabilir kılınmalıdır. Ne dersin? Sen de bu pullu sevdanın peşindesin. Haksız mıyım?